~Kai Parker~

1.1K 38 2
                                    

▪Kai Parker▪

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kai Parker

***

YN'nin anlatımı;

Gözlerimi açtığımda bir yatakta uzanıyordum. Çatlayan başımı tutarak yataktan doğruldum. En son Gemini meclisi tarafından buraya şutlandığımı hatırlıyordum ancak birisi kafama vurmuştu.

BİRİSİ KAFAMA VURMUŞTU!

Burada yalnız olacağımı söylemişlerdi, kim kafama vurabilirdi ki? Korkuyla elime bir vazo aldım ve odadan dışarıya çıktım. Geldiğimden beri didik didik eşelediğim evdeydim. Birisi beni buraya kaçırmıştı. Vampir hızım ile acilen burayı terk etmek istedim fakat güçlerimi hissedemiyordum.

Yavaş ve sessiz adımlarla merdivenlerden indim. Tahta merdivenlerin gıcırdamaması için büyük bir çaba gösteriyordum. Kapıya geldiğimde sessizce açtım ve dışarıya koşmaya çalıştım. Ancak bu girişimim başarısız oldu çünkü sanki dışarıya davet edilmem gerekiyormuş gibi görünmez bir duvara toslamıştım.

"Bir merhaba demeden mi gideceksin?"

Arkamdaki ses ile yerimde sıçradım. Şuan neden güçlerimi hissedemediğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu ve bu adamın gelişini duymamak beni öfkelendirmişti. Duruşumu dikleştirdim, "Kimsin sen? Beni neden buraya kapattın, cadı falan mısın?" Kafasını sağa doğru yatırdı ve elindeki kahve olduğunu düşündüğüm kupayı bana uzattı.

"Nasıl bir vampirsin aklım almıyor. Kafana vurarken hiç zorluk çekmemiştim. Ben Kai, ya sen? Kusura bakma seni bayıltmak istemedim, heyecandan elim ayağıma dolaştı. 18 yıldır ilk kez insan görüyorum. Heyecanlanınca yapıyorum böyle şeyler."

Uzun konuşmasının ardından tuhaf tuhaf tanışmak için uzattığı eline baktım, "YN Salvatore." Elini sıkmak yerine önceden uzatmış olduğu kupayı elime aldım. Sıcak sütlü kahve kokusu içimi ısıtmıştı çünkü dışarıda sert rüzgarlar esiyordu.

"Neden güçlerimi hissedemiyorum?"

Bir koltuğa kendini attığında eliyle yan tarafını oturmam için patpatladı,
"Ben tam bir cadı sayılmam. Doğa üstülerden çektiğim güçle büyü yapabilirim ve şansa bak ki sen bir vampirsin!" Vampir kısmını büyük bir coşkuyla söylemişti.

Gözlerimi kısıp, "Yani beni burada şarj aleti olarak tutuyorsun?"
"O ne demek?" Mavi gözlerini açıp bana baktı, "Aküyü biliyorsan onun gibi birşey demek. Her neyse, güçlerin her bittiğinde benden almana izin vermeyeceğim."

"Açıkçası bu güç beni bir gün idare eder. Fazlasıyla yaşlısın sanırım?"

Gücenmiş bir şekilde baktım, "Alakası yok, sensin yaşlı. Sadece 150 civarı birşey."

"Daha yaşlı bekliyordum, bu yaşlarda birisinin bana bu kadar uzun süreli güç sağlaması imkansız gibi. Her neyse, aç olmalısın. Senin için pankek yapmıştım." Pankek mi? Masada duran süslü kahvaltıya baktım. Açıkçası gerçekten de vampir gibi açtım. Kurt demeyi sevmiyorum.

Onun karşısına oturduğumda mutlu olmuş görünüyordu. Umursamadım ve ağzımın sularını akıtacak lezizlikteki pankekimi yedim. Cidden bu işlerde iyi olmalıydı. Tamı tamına 7 pankek yedikten sonra portakal suyumu yudumladım.

Yemeğimi yerken sürekli gülümseyerek beni izlemişti. Burada gerçekten o kadar yıl kaldıysa çok yalnız hissediyor olmalıydı. Beraber masayı toparladıktan sonra ona bakmaya başladım.

"Ne?"

"Bariyeri kaldır. Bu yere zaten tıkılıp kaldım birde eve tıkılıp kalmak istemiyorum."

Düşünür gibiydi ama bırakmak istemediği belliydi. Yalnız kalmaktan korkuyor gibiydi, "Geri gelecek misin?" Beklentiyle yüzümü inceliyordu. Hayır deme gibi bir şansım olmadığını hissettim. Yalnızlıktan kafayı sıyırmıştı büyük ihtimalle ve artık yalnız kalmamak için herşey yapardı.

"Gelirim, sadece bu evi çok gezdim. Başka yere gidebiliriz istersen? Salvatore malikanesine mesela?"

"Olur, benim için sorun değil. Neresi orası?" Bir kaç kitap aldı yanına ve içki almaya kalkışacağı sırada onu durdurdum, "Emin ol, orada içkiden bol birşey yok..."

***

Malikaneye geldiğimizde Kai'ın etrafı kurcalamasını sevimli bulmuştum. Hemen aşina olduğum yatak odama koştum. O zamanki dekorları içime garip bir heyecan doldururken kendi odamı kurcaladım. Çekmecelerin birinden annem ile benim fotoğrafım çıktığında gözlerim dolmuştu.

Yanağını öperken o ise bana kocaman sarılıyordu. Daha çok küçüktüm o zamanlar. Aile albümünü bulduğumda fotoğrafları incelemeye devam ettim. Annem birtek benimle samimi bir şekilde fotoğraf çekilmişti.

Hepsinde gülümsesede resmi bir gülümsemeydi onlar. Kai odaya pat diye girdiğinde neredeyse albüm yere düşüyordu ki reflekslerimin geldiğini farkedip hemen yakaladım. Sanırım burada kaldığı sürede kapı çalmayı unutmuştu.

"Hey, kapıyı çalmadan girme. Üzerim giyinik olmayabilirdim!"

"Afedersin, hala alışık değilim. Sen neye bakıyorsun?"

Albümü kaldırıp," Aile albümümüz, bakmak ister misin?" Yanıma oturup albümü elimden aldı. O zaman için bile oldukça eski olan sayfaları çevirdi. Benim resmimi gördüğünde gülmeye başladı, "Çok çirkin, tıpkı kardeşlerim gibi." Kaşlarımı çattım, "Bu gereksiz bilgilendirme için teşekkür ederim."

"Özür dilerim öyle dememeliydim, annen seni seviyor gibi görünüyor. Diğer kardeşlerin kim?"

Derin bir iç çektim. Onları çok özlemiştim, "Damon ve Stefan Salvatore. Benim ağabeyim olurlar."
Gözleri duygu yüklü bir bir şekilde gözlerimi buldu. Ne düşündüğünü anlamak imkansızdı, "Benim kardeşlerimle aram pek iyi değildir. Birkaçını öldürdüğüm için benden pek hoşlanmıyorlar."

Gözlerim şokla açıldı. Ayağa kalkacakken bileğimden tutup oturmaya zorladı. Gücümü çektiği için karşı koyamamıştım, "Korkma, sana asla zarar vermem!" Farkında değildi fakat gücümü çekmeye devam ediyordu. Gözlerim kendiliğinden kapanırken endişeli bir şekilde bana bakan mavi gözlerini gördüm...

***

Bir kaç part sürecek olan bir hikayeye başlamak istedim...

Kai çok aşk adam ya, Bonnie onu 1903'te bıraktığında aşırı gıcık olmuştum ona. Hayal kırıklığı ile bakan gözleri sanki bana bakıyor gibiydi🙁🙁

multifandom- sevilen karakterlerWhere stories live. Discover now