-Kol Mikaelson-

859 38 13
                                    

YN Blaike, tarihin en güçlü cadılarının soyundan geliyordu

Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.

YN Blaike, tarihin en güçlü cadılarının soyundan geliyordu. Blaike cadılarının ilk çocukları üstün bir güçle doğmakla kalmaz, doğanın çocuğu olarak temsil edilirdi. YN ilk çocuktu. Ailesi asırlar önce dünyaya bu kadar güçlü cadıların gelmesinin doğanın bir aykırılığı olduğunu düşündüğü için ilk çocuklar doğar doğmaz öldürülürdü.

Blaike cadıları karanlığa olan yakınlıkları ile bilindikleri için ilk çocuğun kurban edilmesi bir tören halini almıştı. Asırların sonunda öldürülmeyen ilk doğan olan tek Blaike cadısı YN olmuştu. Ailesi onu öldürememişti. Doğum töreninde bebek esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolmuştu. Bunun sebebini sadece Peder Kieran O'Connell'dı.

Doğan bebeği kurtarmayı başarmıştı. Eğer bu çocuğu büyütürse eline çok büyük bir koz geçebilirdi. Vampir, kurtadam, cadılar... Tüm doğa üstü yaratıklara sesini duyurabilirdi. Marcel her geçen gün güçlenirken onları zayıflatacak bir şeye ihtiyacı vardı. Bu bebek ile çok büyük şeyler yapabilirlerdi.

***

18 yıl sonra;

"Camille bugün gelecekti?" YN siyah saçlarını geriye attı. Tavuğu fırından çıkardığında masaya koydu.

"Gelmesi ihtimal. O vamirleri onun etrafında görmeyi sevmiyorum biliyorsun. Ama neredeyse onlardan biriyle takıldığına eminim." Kız vaftiz babasına göz devirdi, "Ona anlatmamayı sen seçtin. Tüm bu herşeyden uzak tutma zırvalıklarının bir gün onun başına bela açacağını biliyorduk." Adam üzüntü içinde kafasını salladı.

"Evet, evet. Biliyorum. Her defasında kafama çarpmana gerek yok." YN onu umursamadı. Masaya oturduğunda çalan kapı ile tekrar ayağa kalktı. Camille ona gülümseyerek bakıyordu. YN gülümsemek istedi. Camille'ın arkasında Marcel'i görmeseydi bu daha kolay olurdu.

"Marcel?" Adam gülümsedi, "Merhaba. Sen YN olmalısın? Sonunda seninle tanışabildiğime memnunum." Elini uzattı. İstemeyerek de olsa tuttun. Camille içeri girdiğinde Marcel'i davet etti. Kieran O'Connell evinde bir vampir ağırlamaktan kesinlikle mutlu olmamıştı.

Gözü sürekli vaftiz kızındaydı. Sanki her an onu alıp buradan gidecekmiş gibiydi. YN ona 'sorun yok' dercesine gülümsedi, "Marcel, senin oldukça meşgul bir insan olduğunu duymuştum. Güldü, "Öyleyim. Bu aralar Mikaelsonların dönüşü beni daha meşgul bir adam yaptı ama kendime vakit ayırmakta sakınca yok." Kız da ona güldü.

"Mikaelson ha? Tuhafmış. Daha önce duymadığıma eminim." Bilmiyormuş gibi konuşmasına kendisi neredeyse gülecekti.

"Onlar buranın eskileridir. Onlarla tanıştırabilirim istersen?" Kız anlamıştı. Marcel onun Blaike kanına sahip olduğunu biliyordu. Onu dışarıya çekmeye çalışıyordu. Kieran öksürdü. Hayır demesini istiyordu. Kız Marcel'e onayla başını salladı, "Elbette. New Orleans'ın eskileriyle tanışmak benim için bir onurdur."

Kieran vaftiz kızına daha önce Marcel'in küçük cadısı Davina'yı anlatmıştı. Belli ki Marcel orijinal vampirlere karşı küçük cadısına pek güvenmiyordu. YN sanki onu kendi tarafına çekmeye çalıştığı anlamıyormuş gibi sırıttı. Bir süreliğine rol yapabilirdi.

Evden pek çıkarmıyordu. Bu küçük eğlence ona iyi gelebilirdi...

***

"Seni öncelikle bir arkadaşım ile tanıştırmak isterim YN. Kendisi benim kardeşim gibidir." Kieran'ın kullanılmayan kilisesine gelmişlerdi. YN küçük cadı Davina ile tanışacağını farketti. Omuzlarını dikleştirdi. Ne de olsa ona kimse zarar verebilecek güçte değildi.

"Tabi Marcel." Merdivenlerden çıktıklarında Marcel bir kapının önünde durdu ve kapıyı tıklattı. İçeriden gelen 'Girin,' sesiyle kapıyı açtı. Resim yapan kız, siyah saten geceliği ile duruyordu. Marcel genç kıza içeriye geçmesi için işaret etti. Davina kızın cadı olduğunu sezdiğinde sinirle Marcel'e döndü.

"Bu da ne demek oluyor Marcel?" Marcel kıza ılımlı bir şekilde gülümsedi, "Davina, YN Blaike ile tanış." Soy adını duyunca gözleri büyüdü. Kendisi gibi dışlanan bir cadı... Üstelik kızın gücünü hissediyordu, "Hiç birşeyden habersiz değilsin değil mi?" Marcel anlamadı.

"O çok güçlü Marcel. Kendini geliştirmiş. Ne olduğunu, ne olduğumuzu biliyor." YN gülümsedi. Tabloya yaklaştığında bir kızın resmini gördü, "Nasıl? Kieran seni eğitti mi? Ben Cami gibi habersiz olduğunu düşünmüştüm." YN kahkaha attı, "Herşeyden habersiz olsaydım onu nasıl vampirlere karşı korurdum ki?" Marcel gerginlikle dudağını yaladı ve avucuyla yüzünü ovuşturdu.

"Bana yardım etmen gerek-" kız onun sözünü sertçe böldü, "Vampirlerini daha iyi insanlara saldırtabilesin diye mi?" Marcel bir adım geri çekildi, "Kieran ile 10 önce zaten anlaştık. Kimseyi durduk yere öldürdüğümüz yok. Farkedersin ki ölümler Mikaelsonların gelişi ile artmaya başladı."

"Kimseye karşı savaşmamı bekleme Marcel. Kimseyi öldürmek için olağan üstü bir çaba harcamayacağım. Düzeni sağlamak için Blaike cadıları var unuttun mu? Dhzen herkes için olmalıdır." Marcel diyecek birşey bulamadı, "Bunca yıldır nasıl Davina'dan saklandın? Doğumunda oradaydım, kieran'ın seni aldığını yeni öğreniyorum."

"Ben New Orleans'ın cadısı değilim. Blaike kanım bizzat olarak beni koruyor. Yer bulma büyüleri, kontrol, beden ele geçirme, anılara bakma... Bu büyüler bende işe yaramaz. Davina sadece bir gözetmen. Beni bulamazdı zaten."

Marcel bir diyecekken sözü kesildi, "Demek bana karşı cadılarla iş birliği yapıyorsun Marcel?" Klaus'un sesiyle Davina ayağa kalktı. Arkasında 2 kişi daha vardı. Marcel Davina'nın önüne geçip onu korumaya aldığında YN göz devirdi, "İttifak kurmak istiyorsun, ama beni korkuyorsun bile Marcel? Bu çok kaba bir davranış."

Aralarında en küçükleri görünen gülerek konuştu, "Aynı büyük annen Griselda'ya benziyorsun hayatım. Sen Blaike'sin değil mi?" İçeriye girmeye çalıştı ama davetli değildi, YN güldü, "Evet, sanırım öyleyim? Sen de şu cadılarla iyi anlaşan Mikaelson olmalısın? Büyük büyük annelerimi yoldan çıkarttığın için doğan tüm ilk Blaikeler öldürüldü." Kol kahkaha attı, "Kötü şöhretimin benden önce gitmesi kötü. Adımı bile söylemeden beni tanıdın."

Kız güldü, "Atalarından güç alabilen tek cadılar New Orleans'ın cadıları değil tatlım. Bana bildikleri herşeyi öğrettiler." Klaus kenara çekilmiş ikisinin konuşmasını izliyordu. Gidişatı merak ediyordu açıkçası.

"Bana sahip olamadıkları için kıskançlık yapıyorlar. Onlara aldırma lütfen!" Tekrar geçmeye çalıştı. Klaus söze girdi, "Benden bu kadar mı çok korkuyorsun Malcellus? Bir Blaike cadısıyla iş birliği yapacak kadar? Onların ne kadar düzenbaz olduklarını bilirsin oysa ki." YN sinirlendi, "Düzenbaz konusunda kimin önde gittiğini tartışalım istersen Mikaelson. Oh, bir dakika gerçek soy adin bu değildi sanırım . Neydi...Imm, ah evet-"

"Kapa çeneni!" Marcel klaus'un dikkatini YN'den çekmek için söze girdi, "Sana daha önce Vampirlerimi tedirgin ettiğinizi söylemiştim Klaus. Rebekah ve Elijah'ı geçtim, Kol ve Finn bile geri döndü. Sadece önlem alıyordum. Aramızda düşmanlık olmasını hala istemiyorum." Kız neredeyse gülecekti.

"Her neyse...Ben kimsenin kalkanı değilim. Atalarım da değilim-" Bunu söylerken Kol'a baktı, "Onların yaptığı hataları yapmayacağım çünkü her gece bana yeterince öğüt veriyorlar zaten. Ben kanımın bana bahşettiği hediyeyi kullanarak düzeni sağlamak istiyorum. Hepsi bu." Masum bir şekilde gülümsedi. Nedense hiçbiri buna inanmamıştı.

Kol'un zihninde ise tilkiler dönüyordu. YN atalarının intikamını almak isteyebilirdi. Sanırım ya onu öldürmesi, ya da yanına çekmesi gerekiyordu. Böyle güçlü bir Blaike'i daha önce gördüğünü hatırlamıyordu. İyi bir müttefiğin olursa ailen bile sana saygı duyardı sonuçta...

***

Belki part 2 si gelebilir...

Söz vermiyorum hehehe

multifandom- sevilen karakterlerOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz