~Kai Parker-Part2~

679 30 1
                                    

-KAİ PARKER-

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

-KAİ PARKER-

YN'nin anlatımı;

Gözlerime gelen güneş ışınlarını engellemek için ellerimi gözlerime siper ettim. Saate baktığımda 12'yi gösteriyordu. Ardına kadar açık olan perdeye uzanıp kapattım ve yatağa tekrar uzanıp uyumaya çalıştım. Güneş ışığından nefret ediyordum.

Uykumun kaçtığını farkettiğimde öfkeyle yataktan doğruldum ve aşağıya indim. Şarkı mırıldanarak dans eden Kai'yı gördüğümde duraksadım. Pankek yapıyordu. Bu pankek alışkanlığını sonra düşünmeye karar verdim.

O ailesine öldürmüştü, şuan da bunu düşünmeliydim. Buraya gelmeden önce bile psikopat olan birisi 18 yıldır burada yalnızken ne kadar sağlıklı olabilirdi? İlk geldiğimde yaptığım gibi elime bir vazo aldım. Yavaşça yaklaşırken vampir hızımın yerinde olduğunu farkettim hızlı bir şekilde üzerine atladım.

Birden beni geri savurmasıyla masaya uçtum ve masa parçalara ayrıldı. Sanki az önce ona saldırmaya çalışan ben değilmişim gibi pankek tabağını diğer masaya koydu, "Gücün 1 günden fazladır beni idare ediyor ve bu daha önce hiç karşılaşmadığım birşey."

"Hiç birşey olmamış gibi normal bir şekilde sohbet mi edelim yani? Sen nasıl aileni ve kardeşlerini öldürebildin? Hadi ailenin şerefsiz olma ihtimali var, küçücük çocukları nasıl öldürürsün?!"

"Lütfen kız kardeşim gibi olmayı kes. Birlikte yaşıyoruz diye sana hesap vermek zorunda değilim. Sadece sana vermeyeceğimi bil yeter."

Masaya oturdum ve pankek tabağını önüme çektim, "Neden sana güveneyim? Ayrıca sana kızgınım."
Çatalıma batırdığım bir pankeki ayrı bir tabağa koyup keserek yemeye başladım. Karşıma oturdu ve ciddiyetsiz bir ciddilikle, "Neden?"

"Güneşliği ardına kadar açmışsın. Işıktan nefret ederim. O lanet güneş uykumu böldü."
Kahkaha attı, "Saatin farkında değilsin galiba. Bir an seni öldürdüğümü düşündüm. Tekrar yalnız olacağım diye korktum ama sonra nabzının attığını farkettim."

"Ne kadar güzel(!) Sırf yalnız kalmamak için de olsa beni öldürmeyeceğini duymak iyi birşey."
Pankekler bittiğinde masayı toplamadan kalktım.

"Çok yardımseversin. Teşekkürler(!)"
Umursamazca omuz silktim. Bu yılda yapabilecek pek birşey yoktu. Çok sıkılıyordum. Dolaplara baktığımda Kai'ın herşeyi hallettiğini görmek daha içimi kararttı. Alışveriş belki beni sıkılmaktan kurtarır diye ummuştum. Ama bekle, kıyafet alışverişine de gidebilirdim.

Ani fikrimle kendimi tebrik edip dışarı çıkmak üzere kapıya yöneldim. Kai arkamdan seslendi,"Nereye?" Tıpkı onun yaptığı gibi yüzüne döndüm, "Aynı evde yaşıyoruz diye sana hesap vermek zorunda değilim."
Göz devirdi. Onu umursamadan dışarı çıktım.

İşi gücü yokmus gibi beni takip etmeye başlamıştı. Peşimde dolaşması sinirimi bozuyordu ama içimden onunla uğraşmak gelmiyordu. Mağazaya girdiğimde bu zamanın muazzam pahalı kıyafetlerini onun üzerine fırlattım. Sessizce homurdansa da başka birşey dememişti.

Geri dönüşü başarırsam bu elbiseleri de yanımda götüreceğim. Birkaç iç çamaşırı takımını bir kese kağıdına koyup ona uzattım. Elleri dolu olduğu için dişleri ile tuttu. Her yeri doluyken konuşmaya çalıştı, "Bı hıksızlık!" Sırıtarak ağzındaki paketi aldım.

"Sızlanma, bak aldım işte. Hem peşime takılan sendin. Şu büyü şeyini kullanarak ışınlıyor musun ne yapıyorsun onu yap. Daha alışveriş bitmedi." Oflayarak elini havaya kaldırdı. Paketler havada uçarken, "Aman diyim düşünme Parker. Onlar benim Seyehat dostlarım olacak."

***

Yorucu geçen bir alışverişin ardından eve dönüyorduk. Kai hepsini havada tutamadığı için bir kaçını elinde taşımak zorunda kalmıştı ve buna homurdanıyordu. Benimde elimde paket vardı ama ben sızlanıyordum değil mi?

Ağlayacaksa hiç gelmeseymiş. Abartılı bir şekilde paketleri yere bıraktı ve koltuğun üzerine yığıldı. Göz devirdim, "Bari yukarı taşımama yardım et..."

"Neye yardım? Sen iç çamaşırı paketini götürürken ben diğerlerini omuzlayayım, bunu mu diyorsun?"
Oturduğu koltuğun üzerine hafifçe eğilip ellerimi yanlarına yerleştirdim,
"Bu kadar kolay yorulman ne yazık..."
Gözlerini kısıp ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalıştı. Tuhaf ifadesine kahkahası patlattım.

Çok komik görünüyordu. Uzanıp yanaklarını sıktım ve birkaç poşeti elime aldım, "Oyalanma Parker, onları almak için aşağıya inmeyeceğim." Merdivenden çıkarken bakışlarını sırtımda hissettim. Yüzümde oluşan gülümseme kendiliğinden yerini alırken bu günün ona eziyet ederken ne kadar eğlenceli geçtiğini farkettim.

***

Part2 geldi ...

Tatilde yazabileceğimi umuyorum💕

multifandom- sevilen karakterlerWo Geschichten leben. Entdecke jetzt