İngiltere'de yıl 1918 ve savaş yeni bitmişti. Erwin bu savaşta bir kolunu kaybetmişti; Levi ise bundan biraz daha fazlasını kaybetmişti. Birbirlerini son görmelerinin üzerinden iki yıl geçmişti ancak Hange'nin onları tekrar bir araya getirmek için b...
"Mükemmelsin." diye tekrarladı, derin mavi gözleri Levi'ın bakışlarını delip geçerek. Dudaklarını alnına bastırmadan önce yüzüne daha iyi bakmak için Levi'ın terli saçlarını geriye doğru taradı. "Gördüğüm en güzel şeysin Levi. Şu an gördüklerimi bir görebilseydin..."
Levi iniltisini bastırmak için kendi dudağını ısırmak zorunda kaldı. Gözlerini gözlerine diktiğinde artık kendini tutamadı.
Erwin de onun kadar çaresiz durumdaydı. Hareketlerine devam ederken Levi, Erwin'in orgazmının içinde dalgalandığını hissetti. Levi'ın bacakları, yoğun zevk hissini elinden geldiğince uzatmak için Erwin'in sırtına sıkıca sarıldı.
Daha onlar bir şey söyleyemeden ya da yapamadan kapının arkasından yumuşak bir ses geldi.
"Ben kapıyı çalacağım sen konuşacaksın."
Kapının arkasındaki ses Eren'e aitti. Ve sonra ikinci bir ses duyuldu. "Anladım tamam kapıyı çal."
İkisi de dondu.
"Komutan Smith." Armin'in sesi tereddütlüydü. "Armin Arlert, efendim! Sizi bu saatte rahatsız ettiğimiz için özür dilerim. İçeri girebilir miyimiz?"
Levi korkuyla anında doğruldu. Hareket etmeye çalıştı ama Erwin onu sabit tutmak için bileklerini havaya kaldırdı. Levi hiç ses çıkarmadan kollarını kurtarmaya çalıştı. Ellerini kurtaramayacağını anlayınca anlaşılmaz küfürler mırıldanarak ellerini işaret etti. Erwin gözlerini pörtletip kaşlarını hayır anlamında kaldırdı.
"Komutanım?" Bu sefer duyulan ses Eren'in sesiydi.
"Hayır." diye yanıtladı Erwin, düşündüğünden daha yüksek sesle. "Hayır Eren. İçeri girmeyin, ben..."
Bir bahane aramak için duraksamasını izlerken Levi yüzünü buruşturdu.
Levi utancını gizlemek için elleriyle yüzünü kapattı ve Erwin'in konuşmayı kesmesi için dua etti.
Armin'in fısıldadığını duydular. "Gördün mü Eren? Sana yarına kadar beklemeni söylemiştim."
Ama Eren onunla konuşmaya kararlıydı.
"Önemli efendim!"
Erwin içini çekti, en iyi komutan sesini sergilemek için kendini topladı.
"Almanlar işgale mi başladı?"
"Hayır efendim."
"Tehlikede olan var mı?"
"Hayır-"
"Biri mi öldü?"
"Hayır -"
"O halde hemen buradan çıkın yoksa ikinizi ceza için Hange'e gönderirim."
"E-emredersiniz efendim!" Çocuklar bir ağızdan bağırdılar ve ayak seslerinin hızla uzaklaştığını duydular.
Erwin ve Levi kaya gibi hareketsiz kaldılar. Oğlanların yeterince uzakta olduklarından emin olduklarında birbirlerine baktılar sonra sessiz kahkahalara boğuldular ve rahat bir nefes aldılar.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
10 bölüm ağlatıp 1 bölüm yarım güldürdüğüm okurlarım(siz oluyorsunuz) ve benim kaçırdığımız psikiyatristin odasına yansıyan görüntülerimiz
tabii ki bölümü kontrol etmedim daha neler
NEYSEM NASILSINIZZZ AY BİŞİ DİCEM BEN YİNE TUŞLU TELEFONA GEÇCEM :'
amına da kodumun aytsi
durun durun hayatım boyunca yapmak istediğim şeyi yapcam şimdi (hayatı boyunca yapmak istediği şey: oy dilenciliği)
yıldıza bassana içi doluyormuş öyle diyorlar :) (yine beceremedi mal neyse bi gün oy dilenecek bir özgüvenim olcak inanıyorum)