BİRİNCİ BÖLÜM

Start from the beginning
                                    

Sibel'in hamile olduğunu öğrendiğimde o uçurumdan aşağıya düşmüştüm.

Hala da düşüyordum.

Kabuğu kahverengi olan muzu alıp neredeyse çürüme aşamasına gelen kabuklarını soydum. Yumuşak muzdan bir lokma aldığımda zorda olsa bir iki kez çiğnedim ve yuttum. Mutfak karmakarışıktı. Neredeyse bir aydır kendimi toparlayamıyordum. Evlilik için hazırlıklara para bulabilmek için girdiğim gazete işinden ayrılmıştım. Öncesinde her günüm her saatim planlı ve doluyken şimdi bütün zamanlar bana aitti.

Onda da kendime acı çektiriyordum.

Muzu bitirdiğimde kabuğunu tezgaha bıraktım. Şükür ki ailem ben yirmi beş yaşına girdiğimde köye geri dönme kararı almışlardı. Evi bana bırakarak şehirden gittiklerinde onlara kızdığımı hatırlıyorum. Şimdi bu halimi görmediklerine memnunum.

Ailemin tek çocuğuyum. Annem her zaman işimi elime aldıktan sonra evleneceğimi ve onu torun sahibi yapacağımın hayalinden bahseder dururdu. Şimdi otuz iki yaşında uzatmalı sevgilimden ayrılmıştım çünkü en yakın dostumu hamile bırakmıştı. Çeyizlerimin olduğu odaya giremiyordum. İçerisi sanki mezarlıkmış gibi hissediyordum. Ölü hayallerimin mezarlığı.

Yeniden uyumak bilinçsizliğin vermiş olduğu o tuhaf huzura erişmek istiyordum. Bu yüzden yatak odasına geri döndüm. Belki odayı havalandırmam gerekiyordu ama umurumda değildi. Kendimi yatağa attığımda kuru gözlerimi yeniden tavana diktim. İnsanın gerçekten de bir noktadan sonra gözyaşları kuruyabiliyordu.

Kendimi yetersiz, çirkin ve bir çare hissediyordum.

Hayat masallarda okuduğumuz gibi değildi. Kahraman görünen insanlarda canavarların yüreği vardı. Artık yatağımın altında canavar olabileceğinden korkmuyordum, hatta o canavarla kendimi görüyordum. Asıl korktuğum beni kurtarmak için çıkıp gelebilecek kahramandı. Masalların başlangıcında olan prenseslerin değiştirilebileceği söylenmemişti bana. Bazıları için mutlu sonlar kimilerine cehennem azabı olabiliyordu.

Gözlerimi kapatıp yan döndüğümde telefonumdan bildirim sesi geldi. Tüm alışveriş uygulamalarını, sosyal medyayı silmiştim. Annem olabileceğini düşünerek telefonun ekranına baktım.

Daha kötüsüydü. Ceren onunla beraber dışarı çıkmamı istiyordu. Yurt dışında geldikten sonra ilk işi Sibel'i ziyaret etmek olmuştu. Hamile olduğunu öğrendiğinde onunla konuştuğunu söyledi. Bana tam olarak içeriği anlatmasa da ağır konuştuğunu tahmin edebiliyordum. Emre Mert ile konuşmamıştı. Gözüne güzel bir morluk bırakarak gerekli mesajı verdiğini söylemişti. Bir elli boyunda olabilirdi ama oldukça asabi biriydi.

Gelen ikinci bildirimle yeniden telefona baktım.

Bugün festival var. O kıçını kaldırıp buraya geliyorsun. Üzüldüğün yeter artık. Yoksa annenlere enkaz halinde olduğunu söylerim.

Benden beklenilmeyecek bir hızla yatakta doğruldum. Anneme ayrıldığımızı söylemiştim ama Sibel'in durumundan bahsetmemiştim. Aklı varsa Sibel'in tarafı da nişan törenini gizli tutardı. Annemi tanıyorsam gerçeği öğrendiği an arkadaşını hayatından silerdi.

Ceren'in asla boş konuşmadığımı bildiğimden hemen mesaj attım.

Tamam. Sakın bir şey söyleme geleceğim.

Cevap çok geçmeden geldi.

Buluşma için bir saatin var.

Ceren aramızda deli dolu olan tek insandı. Ona biraz ters gittiğiniz zaman burnunuzdan getirirdi. Beni acımı yaşamak için bir süre yalnız bıraktığının farkındaydım ama artık verdiği süre dolmuş olmalıydı. Acımın içinde boğulduğum o günleri özleyeceğim aklıma gelmezdi.

Dük ile Beş ÇayıWhere stories live. Discover now