7. Bölüm: "Sanal arkadaş."

En başından başla
                                    

Hızımı arttırmak istiyordum ama neredeyse şişen dalağım yüzünden düşüp bayılacaktım. Acıyordu. Ve bu acı beni durmaya teşvik ediyordu. Durursam beni canlı canlı yerdi vallaha.

Durmadım ama yavaşlamıştım. Arkamdan havladığını duydum. Binalardan dönerken çarptığım sert beden çığlık atmamı sağlamıştı. Ona şaşkınca bakarken arkamdaki köpeği hatırlayıp arkasına saklandım.

Onu feda ediyordum.

"Tarçın, oğlum." Dedi gülerek üstüne eğilirken. Kollarının arasından köpeğe baktım. Sanki gülüyordu. Dilini dışarı sarkıtmış hızlı hızlı nefes alırken havladı ve Sarp'a iyice sokuldu.

Gıcık şey!

Nefes nefese bir halde etrafıma bakındım. Nerelere gelmiştim ben böyle? Ne kadar sokak döndüğümü hatırlamıyordum. Buranın evimizden ne kadar uzak olduğunu da kavrayamamıştım. Köpeği sevmeyi bırakıp bana döndü.

Kaşlarını alayla kaldırıp halime bakarken nasıl göründüğümü umursamadım.

"Burada ne arıyorsun?" Diye sordu soğuk sesiyle.

"Şu köpek beni kovalamasaydı buralara kadar gelmezdim." Deyip etrafıma bakındım. Buralara daha önce geldiğimi hatırlamıyordum.

"Seni kovaladığını nerden çıkardın?" Dedi gülerken. Onu ilk defa gülerken görüyordum. Tanıştığımız gün akşam boyunca somurtmuştu. Ve benden nefret ettiğini anlamam zor değildi ama şimdi karşımda durmuş bana gülüyordu.

"Birden bire ayağa kalktı ve bana doğru gelmeye başladı. Haliyle bende yem olmamak için koştum." Dedim gözlerimi devirip.

Yine güldüğünde ona kaşlarımı çatarak baktım. Burada gülünecek bir şey göremiyordum.

Köpek bana dilini çıkarmış yaklaşırken ellerimi ona doğru salladım. "Yaklaşma bak. Fena olur." Dedim köpeğe hitaben. "Yaklaşmasana ya!"

Sarp beni omuzlarımdan tuttu. Köpekten kaçmaya çalışıyordum ama beni yere çivilemişti bildiğin. Köpek giderek bana yaklaştığında bağıracaktım ki bacaklarıma sürtünmesiyle durdum.

Ne?

"Boşuna koşmuşsun. Tek yapacağı sadece buydu." Dedi Sarp ellerini omuzlarımdan çekerken. "Sadece sevilmek istiyor."

Köpeğe kafamı eğip bakarken bundan nasıl korktuğumu sorguladım. O kadar tatlıydı ki.

Sarp ellerini ceketinin cebine koydu. Üstündeki deri ceketin önünü kapatıp yürümeye başladığında arkasından, "Hey!" Diye bağırdım. "Nereden gideceğimi bilmiyorum."

Adımlarını durdurdu ama bana dönmemişti. "Benimle gel."

Arkasından yürürken Tarçın da kuyruğunu sallayarak yanımda yürüyordu. Ara sıra kafasını kaldırıp bana bakıyor ve dilini dışarı çıkartıyordu. Onun bu haline ister istemez sırıttım. Komikti.

"Nerede oturuyordun?" Önceden oturmuş olduğum banklarla dolu yere geldiğimizde bana döndü.

"Şurda bir yerlerde." Dedim elimle ara sokakları gösterirken. "Yosun Sitesi."

Kafasını salladı ve banka oturdu. Tarçın'ın tüylerini okşarken, "Gitmeyi düşünmüyorsun herhalde?" Diye sordu. Onu izlediğimin anca farkına varmıştım. Gözlerimi ondan çekerek gökyüzüne baktım. Yağmur yavaşlamıştı ve ufak ufak çiseliyordu.

"Gidiyorum." Dedim arkamı dönüp eve doğru yürürken.

"Laden." Diye seslendi arkamdan. Ona dönüp sorarca baktım. "Kendini kurutmadan yatma. İzmir'e benzemez buranın havası. Hasta olursun."

Kayıp DudaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin