49.Bölüm : 'Benden yar olmaz sana.'

2.1K 122 424
                                    

İçimde bir kırgınlık var,yüreğime akıtılan manasız yaşlar.Ciğerlerime dolan havanın bile acısı var,genzimi yakan ah bu nefesler...Konuşmaya çekindiğim her bir kelimenin ruhuma batışı var,sükunetimi sağlayan içimdeki kırgınlıklar.Çehreme pay biçen hüznün bile yası var,ahüzar sesime ortak olan ah bu nefesler...Benliğime mahsus kılınmış elemler,büyük darbeler var.Ama bundan sonra acıma değecek bir sevda yok...

...

5 Ay Sonra...

Her birimiz bir geçmişin çarmıhına gerilmiş intikam nidalarının göğü yardığı nefes almaya vakti kalmamış,gözleri yuvalarından çıkacak ve sanki ciğerleri patlamış insan katliamında aklımızı yitirdiğimiz son demindeydik.Gemi,demir atmış yanan her bir limandan umudunu keserek okyanus üzerinde terk edilmişti sanki.Bedevilerin gerdikleri çadırlar tehnalıktan yana,çöller kurak arazileriyle yapayalnızdı şimdi.

Herkes bir müddet de olsa susmuş,kendini anlamdırmaya çalışmıştı.Sevgi bu denli ağır mıydı insanlık tarihine?Kimlerdi misal,buradaki amaçları neyeydi,ya bu katliamlar,nefretler,kinler ve intikam diye yanıp tutuşan birbirini öldüren insanlar da kimdi?..Oysaki her biri bir gün zaten kendiliğinden ölecekti ve dünya kimsenin acısını bir daha taşımayacaktı.Hikayeler de belki mutlu sonla bitebilirdi,şu an ki gibi olmazdı belki...

Göz çukurlarıma toplanmış yaştan bulanıklaştı görüşüm lakin yine de itinayla yazılmış,cümlelerin bir bir canlandığı acıyı mırıltı eşliğinde okumaktan geri kalamadım:

"Umut tükendiği zaman,vazgecmişliğin alemeti çıkar ortaya.
Avuç içlerine hapsolunmuş kelepçeye vurgun hür kuşların acı ötüşü duyulur,ardından her birinin kanadı yolunarak,ötüşleri de susturulunca geriye matem kalır.
Eşlerine sadık divane kuşları dahi mahsunlaşır,divanesine sessizleşir; umut tükendiğinde.
Kalbe çalınan her bir yara da izi kalır ya pençesinin,işte en çok o yara öldürür sevdalıyı.Hüzne boğar,dilsizleştirir.
Böyle başa beladır sevda yükü.Çeken bilir hesabı değil yüreğiyle gören anlar ağır vedalıyı.
Kedere mahkûmdur misal.Misal ahüzara tutkundur.
Hani,hani ciğeri beş para etmezlere değmezdir ya,kader buna bile boynu büküktür.
Hükmü budur yaralının,yanında son nefesini vermeyi diler.Ama tüm yollar kapandıktan sonra kimedir bu sızlanış ve haykırış?...
Umut dedik ya azizim,umut!..
Elden gidene midir bu çırpınışın yoksa unutamadığın günlere midir hayıflanışın,sorarlar böylesini ölüm döşeğindeki sevdalısına.
Bir ahım kalır bir de vahım,der sevdalıya.

Gökten akıtır gözlerine yaşları usul usul 
İki göğüs üzerine yayılır dert,tasa mil mil 
Birde gülüşüne hasret bırakır ya zaman,
O vakit uyanırsın istemeye istemeye 
Umut edersin bir kez daha görmeye.
Dilsiz Mecnun'dan ne çare,
Bir daha gösterir mi aynı serabı iki kere... "

Yanaklarıma düşen ve hıçkırıklarımın sakinleştiği gözyaşları içinde kapattım defteri ve ben hep yine olduğu gibi bugün de devam edecektim güçlü durmaya.Başka bir çıkış yolu yokmuş gibi...

Tam beş ay geçti.Unutulmaya izin vermeyen fotoğraflar da kalan iki insanın dünyadan ayrılışının üzerinden beş ay geçti.Yutkunmamı güçleştiren,dilimin damağımın kurumasına sebep olan ve bir saniye bile zihnimin bulanıklaşmış zeminlerinden silinmeyen o sahneyi tekrar ve tekrar yaşamadan günü kapatamıyordum.Şu bağrıma bir şeyler oturuyor,canımı acıtan bu ızdırap ve kaybediş hatırası gün gibi her daim karşıma çıkıyordu.

Susmuş,büyümüş(acının dört bir yanımı sarıp sarmaladığı eziyetler değilde sevdiği birini kaybedince büyük olunuyordu hayat.) ve yaşamdan izler taşıdığıma bin şahit isteyen sıkıntılı günleri atlatalı zor olmakla beraber henüz tam geçmişte sayılmazdı...

GÜL İLE BÜLBÜL |Bir Doğu Masalı| -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin