Behram & Rengin

2.2K 151 846
                                    

31. Bölüm - Part 2'yi atlamayın lütfen 😊

*

*

*

Sabahleyin hazırlanıp konaktan çıkmak için acele eden heyecanlı Rengin'in eli ayağı birbirine dolanmışken Aram abisine ne deyip de çıkacağını bilemedi.Annesine içini dökmeye de utanan genç kız ofladığı nefesleriyle daha fazla çay bahçesinde bekletmek istemediği Behram'la sırt çantasını eline alıp odasından çıktı.Yalan söylemeyi abisine karşı beceremeyen ve Behram'ı öğrenmelerine vesile olacak tek hatada ikisi içinde iyi olmayacağını bilen Rengin iki ayağını bir pabuca sığdırmak zorunda kalmıştı.

Kurulu sofraya dünden beri uğramayan babaannesi de hâlâ hayatını tekerli sandalyede sürdürdüğü için bu sabahta yoktu anlaşılan.Karan abisi ve yengesi hastanede olduğu için annesiyle Aram abisi tek var ve kendisini bekliyordular.Küçük adımlarla sofraya adımladı.

Telefon konuşmasında Behram kendisi arayıp davet etmiş ve kendisini almak istediğini söylese dahi Behram'dan daha endişeli ve düşünceli olan Rengin hemen reddedip kendisinin geleceğini söylemişti.O andan bu yana hep diken üstünde ve coşan hisleriyle yüreğinin ritmine ayak uyduramıyordu.Tek dileği anlayışlı olsa da bir o kadar üstüne titreyen abisini atlatmaktı.

"Nereye böyle delalamin(güzelim)?"

Abisinin yamacında duraksayıp iyice göz hapsine girmişti.Zozan Hanıma dönen gözbebekleri titrekte olsa daha öncede ağabeyine Hevi'yi kurtarmak için yalan söylediği ve Behram'ı ilk kez yakından gördüğü gün gibi yeniden yalan söylemeye başladı.

"Şey ders var abi.Kahvaltımı Artuklu'da yaparım."

"İyi madem.Kazım'a söyleyeyim de arabayı hazırlasın.Sende otur şöyle az ye,fark etmedim değil kaç gündür lokma ağzına almıyorsun."deyip naifçe tuttuğu bileği çekip oturttu.

Rengin'in kızaran yanakları ve gerekse çemberinde titreyen hareleri ağabeyi tarafından farkedilmeden ve korumayı başına bela etmeden konaktan tek çıkmalıydı.Oğlu ve kızı arasındaki bağa tebessüm ile bakan Zozan Hanım sofrada görmediği gelini ve küçük oğluyla Rengin'den yana döndü.Kız kardeşine takılan ve gülmelerine vesile olan Aram Ağadan taraf bakıp gözleriyle sorar gibi yaptı.Rengin heyecana geldiğinden annesine söylemeyi unutmuş,Aram Ağa bu kadar erken çıkılacağını bilmediğinden habersiz kalmıştı.

Bakışları oğlu ve gelinin odasına yöneldiğinde abi kardeş omuzları üzerinden kilitli kapının altında duran odaya iliştirdiklerinde gözlerini Rengin refleks olarak mimiklerine vurgu yapmış,unuttuğunu gösterir bir inlemeyle annesine çevirmişti başını.

"Unuttum demeyi daye.Ağabeylerim çıktı.Hastaneyi erkene aldılar, sanırım dışarıda yapacaklar kahvaltılarını."

"Haber vermeden niye çıktılar bizde onları beklerken?"

"Yok bana Karan abi söyledi de işte ben unuttum abi..."dedi mahçuplukla.

Kardeşinin bu haline sırıtan Aram Ağa yanağını çekiştirerek döndüğü kahvaltıda annesinin elini tutup öpmüş,Rengin gibi bir kardeşi olduğu için annesiyle de takılıp gülmüştü.Evlatlarının her birinin tırnağına zarar gelse yüreği yanan Zozan Hanım bunca yıl onları kaybetme korkusuyla yaşarken Karan'ın yaşadıklarını bilmeden çocukluk fotoğraflarına bakarak hasret giderdiği oğlunun bu birkaç günde kendisi ve gerekse yaşanmışlıklar için ödettiği bedeller yüreğine su serpse de bir oğul edemiyor, hâlâ özlemini içinde gizlediği oğluna korkudan yaklaşamıyordu.Olur da yeniden kendinden uzaklaştırır, bağırır çağırır diye fakat geri de durmayacağı belliydi.Karan,diye sayıklayıp dururken.

GÜL İLE BÜLBÜL |Bir Doğu Masalı| -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin