あ Beş

46 5 0
                                    

🎶 Hwasa - Maria

- JAPONYA, TOKYO -
Gece Yarısı

Şeytanlar her zaman iyi insanların şekline bürünürdü. Bazen birini tanımak için onun öfkeli ve üzgün halini görmek yeterli olurdu. Yuta hayatı boyunca şeytanlarla yaşamıştı. Elindek sigaradan bir nefes daha çekti ve bakışlarını üsse çevirdi. Hayatını buraya adamıştı ama elde ettiği hiçbir şey yoktu. Unutmak istediği her şey burada olmuştu ama o burayı terk edip gidemiyordu. Gidemiyordu işte... Sigaradan bir nefes daha alıp izmariti yere attı ve siyah postallarıyla ezdi. Önüne düşen siyah saçlarının arasından üsse bakmaya devam etti.

Kız kardeşi burada ölmüştü.

"Yine nereye bakıyorsun?" Duyduğu sesle irkildi, kız kardeşinin tatlı sesiydi bu... Onun hayaletini görüyordu. Sert yüzüne hafif bir tebessüm yayıldı ve ellerini ceketinin cebine sokup arkasını döndü. Küçük kız kardeşi, üzerindeki beyaz elbisesi ile duvarın üstünde oturuyordu. Burnunu çekti ve özlem dolu bakışlarla kardeşini izledi. Onu öyle özlüyordu ki... Özleminden artık hayaletini görüyordu. "Sigara içmen hoşuma gitmiyor." dedi Yuki dudaklarını büzerek. Yuta acıyla güldü. Yaşarken de böyle derdi hep. "Sigara içmeyi bırakmalısın."

"Kafamı bir şeylerle meşgul etmem lazım." dedi yumuşak sesiyle. O kız kardeşine karşı her zaman yumuşaktı. Yuki, burukça gülümsedi. Uzun siyah saçları beline kadar geliyordu ve simsiyah gözleriyle doğrudan Yuta'ya bakıyordu. "Hâlâ onu bekliyor musun?" Bahsettiği kişi Siya Partridge'di. Yuta alayla gülümsedi. "Evet, bekliyorum." Bakışlarını botlarına çevirmişti. Yuki derin bir nefes aldı. "İntikam almak iyi hissettirir biliyorum, ama bütün hayatını buna harcayamazsın. Bu işin sonunda tükenen sen olacaksın."

Öfkelenmeye başlamıştı. Kaşlarını çatarak baktı kız kardeşine. "Siya'nın da tükendiğinden emin olacağım." dedi dişlerinin arasından. "Bok çukuruna sürüklenen bir tek ben olmayacağım." Yuki hafifçe gülümsedi ve bakışlarını aya çevirdi. Parlak ay ışığı siyah gözlerine gölge düşürüyordu. "Seni özledim abi." Yuta yine acıyla gülümsedi. "Bende seni özledim ufaklık."

"Yemek ye ve öyle uyu, açken uyuduğunda kabus görüyorsun." Başını salladı Yuta, gözlerini açtığında Yuki gitmişti. İç çekti yavaşça, o da bakışlarını aya çevirdi. Siya'nın Japonya'ya dönmesine bir ay kalmıştı, sinsice gülümsedi. "Gel bakalım uyanık. Bakalım düşmanınla nasıl başa çıkacaksın?"

Siya'dan

Çocukluğuma her zaman üzülüyordum. Ne yapacağını bilmeyen ufak bir kız çocuğuydu. Babasından sevgi görmeye aç, annesinin özlemi ile yanıp tutuşan bir çocuktu. Zamanda geri gidebilseydim eğer, doğduğum günden itibaren kendimi izlemeyi isterdim. Seçtiğim yollar ve yaptığım seçimleri gözlerimle görmek isterdim.

Saat gece yarısını vurmuştu, odamda oturmuş geçmişi düşünüyordum. Geçmişi düşünmek insanların canını yakardı ve benim geçmişim kalbimi eziyordu. Yuki'yi düşünmek kalbimi paramparça ediyordu. Gözlerimi yumdum, sen sadece çocuktun dedim o günkü kendime. Ama bahaneler geçmişi silmezdi, üstünü örterdi. Önünde sonunda çıkardı bir gün oradan. Düşerdi örtüsü. "Ben sadece çocuktum." dedim yeniden, beynim uyuşmaya başlamıştı. Nefes almakta zorlanıyordum.

Gözlerimi açtım ve ayağa kalkıp çıktım odamdan. Annem ve Saya uyuyorlardı, birkaç gün sonra annemle birlikte doktora gidecektik ve uyku bozukluğum için bir şeyler yapacaktık. Babama çok kez doktara gitmemiz gerekiyor demiştim ama o hep yaptığı gibi beni dinlememişti. "Fazla uyumak zaman kaybıdır." derdi bana. Uyumadığım zamanlar beni daha çok çalıştırırdı bu yüzden geceleri uyuyor numarası yapardım.

DurdurulamazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin