あ Dört

44 5 0
                                    

🎶 Little Mix - Little Me

*13 Mart 2005*

Çocuklar çabuk küserlerdi. Kalpleri kırıldıkları zaman affedemezlerdi insanları. Altı yaşına henüz girmiş Ash, yatağında oturmuş ay ışığına bakarken babasına bir kez daha küsmüştü. "Yine doğum günümde gelmedi." dedi kucağındaki ayıcığına. Minik dudaklarını büzmüş, ağlamaklı bir ifadeyle aya bakıyordu. "Annemde kutlamadı doğum günümü. Ablam da gelmedi."

Ablasına da küsmek istedi ama o hep derdi, "Çocuklar tek başlarına dışarı çıkamazlar." diye. Akan burnunu tişörtüne silerek yavaşça yatağından indi. Kucağındaki ayısına daha sıkı sarıldı çünkü korkuyordu. Ev karanlıktı, ay ışığıyla birazcık görebiliyordu. "Anne?" diye seslendi ancak cevap gelmedi. Bu, minik vücuduna daha fazla korku yayılmasına neden oldu. O ne zaman annesine seslense korkuyordu. "Anne?" dedi bir kez daha. "Doğum günü pastamı yemeyecek miyiz?"

Annesinin odasının kapısına geldiğinde yavaşça kulpuna asıldı ve kapıyı açtı. Annesi, yatağında yatıyordu ve anlaşılmayan bir şeyler mırıldanıyordu. "Anne?" dedi bir kez daha ve ona doğru ilerledi.

Rosalinda Hill, uzun siyah saçları, beyaz teni ve siyah gözleri ile büyüleyici bir kadındı. Birkaç yıl önceye kadar... "Pasta yemek istiyorum anne." dedi Ash ve dudaklarını büzüp yatağa oturdu. Annesi ona bakmadı, cevap vermedi ve öylece yere bakmaya devam etti. Kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu ama Ash onu anlayamıyordu.

Biraz daha konuşursa annesi kızabilirdi bu yüzden o da sustu ve öylece annesine baktı. Ondan korkuyordu. Annesi kızdığında korkunç bir kadına dönüşüyordu. O kadını görmemek için sustu ve beklemeye devam etti. Ablam gelecek, diye düşündü. Ablam gelecek ve birlikte oyun oynayacağız.

Ama saatler geçti, artık sabah olmak üzereydi. Ash annesinin ayak ucunda uyuyakalmıştı. Rosalinda uykusundan uyandığında ve ayaklarının ucunda onu gördüğünde üzgün bir ifadeyle doğruldu ve sırtını yatak başlığına yasladı. Bacaklarını karnına doğru çekti ve ellerini bacaklarına sardı. Kulağına dolan fısıltılar, Ash'i öldür diyordu ona... Bir anda gülmeye başladı. Ortada oldukça komik bir şey varmış gibi kahkalar attı. Aniden sustuğunda akan gözyaşları eşlik etti ona.

Ash, annesinin sesiyle yavaşça gözlerini araladı. Sonunda uyanmıştı annesi, pasta yiyebilirlerdi. "Günaydın anne." dedi yüzündeki masum gülümseme ile. "Bugün doğum günüm. Pasta yiyelim mi?" Rosalinda ona cevap vermedi ve yavaşça yataktan kalkıp banyoya ilerledi. Yine kendi kendine mırıldanmaya başlamıştı.

Ash, daha fazla korkmaya başlamıştı. Annesi onu neden görmezden geliyordu? Neden hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu? Bugün doğum günüydü, en azından bugün onunla oyun oynasaydı. Dudaklarını büzüp odasına döndü. Karnı acıkmıştı, tuvaleti gelmişti. Altı yaşındaydı ama hâlâ kendi başına tuvalete gidemiyordu. Ona kimse bunu öğretmemişti ki...

"Neredesin abla?" Pencereye yaklaştı ve ağlayarak ablasının gelmesini bekledi. O varken kendini iyi hissediyordu. Pencerenin önünde birkaç saat bekledi. Altına yapmıştı ama bunu kime söyleyecekti? Annesi onu dinlemiyordu ki.

Karnı bir kez daha guruldadığında gözlerini silip odasından çıktı. Annesi yine yatağına yatmıştı ve boş gözlerle halıya bakıyordu. Onun gözleri bile Ash'i korkutuyordu. İç çekip mutfağa girdi. Rosalinda hiç mutfağa girmezdi. Ash minik adımlarla buz dolabına doğru ilerledi. Babası her geldiğinde elleri market poşetleriyle dolu oluyordu. Buzdolabı da ağzına kadar
yiyecek - içecekle doluydu. Eli süt kutusuna gitti, kenarda duran pudingi de alıp odasına geri döndü. Elinden hiç düşürmediği ayıcığını kucağına alıp yere oturdu. 

DurdurulamazWhere stories live. Discover now