BÖLÜM 39

26 14 1
                                    

Bu sefer erken atıyorum bölümü. Bölüm yazdıkça atmaya çalışacağım. Keyifli okumalar dilerim. 💙

  Ağzım açık öylece kalakalmıştım. Ne diyeceğimi, durumu nasıl toparlayacağımı bilmiyordum. Elçin Hanım benden önce davranarak gözyaşlarını sildi ve "kusura bakma oğlum ben seni oğluma çok benzettimde kendimi tutamadım. Hoşgeldin." dedi.

  Demir de şaşkınlığını atmaya çalışarak "hoşbuldum." dedi. Bende Demir'in elinden çikolatayı alıp Elçin Hanıma uzattım ve "sen geç şöyle bende üzerimi giyinip geliyorum." dedim. Elçin Hanım mutfağa, Demir de salona geçmişti. Odama çıkıp üzerimi giyinmek için gardırobu açtım. Siyah kot pantolon üzerine de kısa beyaz bir T-shirt çıkardım. Bunları giyip aynada kendime baktım. T-shirt'üm kısa olduğundan bel kısmım biraz açık kalmıştı. Saçlarımı da tepemde dağınık bir topuz yaptım.

  Aşağı indiğimde Elçin Hanım ile Demir salonda oturmuş konuşuyorlardı. Onları öyle görünce hem şaşırmış hem de korkmuştum. Off göz göre göre yalan söylüyordum Demir'e. İçim hiç rahat değildi. Ben Demir'in yanına oturduğumda Elçin Hanım ayağa kalkarak "neyse çocuklar siz takılın benim dışarda birkaç işim var. Onları halledeceğim, dikkat edin kendinize." dedi.

  "Tamam Emel abla sende dikkat et kendine." dedim. Demir hâlâ yerinde sakince oturduğuna göre Elçin Hanım ona birşeyden bahsetmemiş demek ki. Bunu anlayınca için rahatlamıştı. Elçin Hanım giderken onu kapıya kadar geçirdim. Sonra tekrar salona dönüp Demir'in yanına oturdum.

  Demir'in yanına geldiğinde "beni evine almazsın diye düşünmüştüm." dedi Demir. Merakla "nedenmiş o?" dedim.

  "E hani her seferinde huzurumuzu bozan bir kayınpederim var ya benim. Onun yüzünden."

  "Ya Demir."

  "Tamam tamam birşey demedim. Bu arada sen gelmeden Emel Hanımla konuştuk biraz."

  Korkuyla "ne konuştunuz?" dedim.

  Demir üzüntüyle "oğlunu kaybetmiş beni de ona benzetmiş. Oğlundan bahsetti sürekli. Sonra tanıştık falan öyle." dedi.

  Yapmacık bir edayla "ya öyle o da oğlunu kaybetmiş." dedim.

  "Nedense herkeste beni oğluna benzetiyor." diyen Demir'e gülümseyerek "aynen." dedim. Konuyu kapatmak için "ya ben sana ne içersin diye sormadım." dedim. Demir de gülümseyerek "ne olursa." dedi.

  "Kahve?"

  "Tamam, olur." diyen Demir'e gülümseyerek ayağa kalktım ve mutfağa gittim. Kahveleri yaptım ve yanlarına Demir'in getirdiği çikolatalardan koydum. Salona girdiğimde Demir sehpanın üzerindeki çerçeveyi eline almış fotoğrafa bakıyordu. Kahveleri sehpaya koyup yerime oturduğumda o da elindeki fotoğrafı yerine koyup yanıma geldi. Kahvesini alırken "annen mi?" diye sordu.

  "Evet."

  "Senin bu kadar güzel olmanın sebebini şimdi anladım."

  Demir'in söylediği şeyle utanıp yüzümü yere eğdim ve "teşekkür ederim." dedim.

  "Ya sen utandın mı?" Demir bunu beni daha çok utandırmak için söylüyordu.

  "Ya Demiir, yapma şunu." dedim. Demir de sırıtarak "ama sen utanınca da ayrı bir güzel oluyorsun ya." diyen Demir'e sırıtarak "sende her halinle yakışıklısın onu napacağız?" dedim.

  Demir egolu bir tavır takınarak "yani evet yakışıklıyım ve farkındayım." dedi.

  "Aman hemen de konuştur şu egonu." dedim sırıtarak. Demir elindeki kahveyi bırakarak kollarını açtı ve "gel buraya." dedi. O kollarını bana sararken bende onun beline sarıldım. Saçlarımdan öperek "çok özledim seni." dedi. Boğuk çıkan sesimle "bende" dedi.

İNTİKAM ATEŞİ Where stories live. Discover now