BÖLÜM 38

27 14 0
                                    

Merhaba arkadaşlar. Sınavlarımdan dolayı buraya hiç vakit ayıramadım kusura bakmayın. Keyifli okumalar dilerim. ❤️

  Bugün tatil olduğu için biraz geç uyanmıştım. Gözlerimi açmış tavanı izlerken Yazgı birden odama daldı. İstemsizce bağırdım. Benimle birlikte Yazgı da bağırmıştı.

  "Öf Ada ne bağırıyorsun kızım ya?!"

  "Odama insan dışı varlık gibi daldığın için olabilir mi acaba Yazgı?!"

  "Tamam konumuz bu değil şimdi. Birazdan Doruk ile kahvaltıya gideceğiz. Ne giyeceğime karar veremedim. Senin yardımına ihtiyacım var."

  Yorganı üstüme çekerek "öf Yazgı giy işte bir şeyler alt tarafı kahvaltı." dedim. Yazgı yorganı üstümden çekerek "senin için öyle ama benim için öyle değil. Hadi kalk." dedi ve beni kaldırmaya çalıştı.

  Sürüne sürüne Yazgı'nın odasına gittim. Yazgı neredeyse bütün gardırobu yatağının üzerine çıkarmıştı. Yazgı'nın bu hareketine şaşırmamıştım. İlk önce biraz düşündüm ve daha sonra gardıroba gidip açık mavi renginde bir mom jeans pantolon çıkardım. Onun üzerine de V yaka baskılı beyaz bir T-shirt çıkardım.

  Yazgı'ya bunları denemesi için verdim. O da hiç itiraz etmeden kıyafetleri giymişti. Yazgı bana dönüp "ya kuzen sen birtanesin." dedi ve boynuma atladı belli ki çok beğenmişti. Bende ona sarılarak karşılık verdim. "Hadi otur da saçlarınla makyajını yapalım. Bekletmeyelim sonra enişteciğimi." Yazgıbu sözüme sırıtarak "ya Adaa, biz sevgili değiliz arkadaşız hatırlatırım." dedi.

  Onu umursamayarak "sevgili değilsiniz ama bu olmayacağınız anlamına gelmez. Neyse hadi geç kalacaksın şimdi otur da hazırlayayım seni." dedim.

  Yazgı sırıtarak makyaj masasının önündeki sandalyeye oturdu. Yazgı benim tarzıma çok güveniyordu. Zaten giyim-saç-makyaj konusunda bayağı iyiydim. Bende bu konuda kendime güveniyordum.

  Maşanın fişini prize takarak Yazgı'ya "saçlarını hafif dalgalandıracağım. Çok fazla abartılı olmasın, kıyafetinin üzerine biraz sade birşey olması lazım. Makyajını da hafif yapacağım." dedim.

  "Tamam kuzen güveniyorum ben sana." diyen Yazgı'ya gülümseyerek saçlarını yapmaya başladım. Bir yarım saat kadar saçını ve makyajını tamamlamıştım. Çok sade bir o kadar da şık görünüyordu. Yazgı "ellerine sağlık çok teşekkür ederim canım kuzenim benim." dedi gülümseyerek. Bende ona aynı şekilde gülümseyerek "ne demek güzelim, her zaman." dedim. O sırada Yazgı'nın telefonu çalmıştı. Doruk arıyordu. Yazgı Doruk'a çıktığını söyleyip telefonu kapattı.

  O telefonla uğraşırken bende onun gardırobundan mini kot ceketini çıkarıp Yazgı'ya verdim. O da üzerine giyip çantasını aldı ve aşağıya indi. Ayakkabılarını giyip çıktı. Arkasından "hadi iyi eğlenceler kuzen. Fotoğraf çekinmeyi unutma." dedim.

  "Sağol kuzen, unutmam. Hadi görüşürüz." diyerek gitti Yazgı. Mutfağa girdiğimde babam ile Elçin Hanım kahvaltı ediyorlardı. Babam "günaydın kızım, Yazgı nerede?" dedi. Bende ona "günaydın babacığım, o bir arkadaşıyla ödev yapmak için buluştu." dedim. Babam kıskanç bir tavırla "kimmiş bu arkadaş?" dedi. Babamın bu kıskanç tavırlarından sıkılmıştım artık.

  "Ay kim olsun babacığım Didem işte."

  "Hmm iyi bakalım. E sen onlarla birlikte çalışmıyor musun?"

  "Ben önceden bitirmiştim ödevimi o yüzden onlar birlikte yapmaya kart verdiler. Bu arada sen çekmişsin takımları bugün tatil değil mi?"

  "Biz okula gitmiyoruz güzel kızım koskoca şirket yönetiyoruz. Bugün önemli toplantım var. Öğle sonu eve gelirim geç de kalabilirim belli olmaz. Hadi ben kaçtım, sana iyi tatiller papatyam."

  Babam çıkarken arkasından "sağol babacığım, ne zaman geleceğini haber et!" dedim. "Tamam ederim!"

  Anlaşılan bugün evde Elçin Hanım ile yalnız kalmıştım. Elçin Hanımla kahvaltımızı bitirip mutfağı birlikte toplamıştık. Ben salona geçerken Elçin Hanım"Adacığım sen böyle pjamalarla mı duracaksın bütün gün?" dedi. "Evet, evde rahat rahat takılacağım ben bugün tatil sonuçta." "İyi bakalım sen bilirsin kızım."

  Elçin Hanım bana yakın olmaya çalışıyordu. Aynı şekilde benden de bunu istiyordu. Ama ben ona nedense yakın olamıyordum, kendimi ona yakın hissetmiyordum. Belki de böyle hissetmemin sebebi Demir'e yalan söylüyor olmamdı. Kafam çok karışıktı.

  Bu düşünceleri bir kenara atıp salına salına salona geçtim ve televizyon karşısına oturdum. Tam televizyonu açmıştım ki kapı çaldı. Kimdi şimdi bu ya. Ne güzel oturmuş televizyon izleyecektim ben.

  Elçin Hanıma seslenip "ben bakarım!" dedim ve kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açmamla küçük çaplı bir şok geçirdim. Nasıl ya, rezil mi olmuştum ben şimdi? Kekeleyerek "De-Demir, hoşgeldin de niye geleceğini haber etmedin?" dedim.

  "Sevgilime sürpriz yapmak istedim olamaz mı?"

  "Yani olur olur da ben böyle karşında..."

  "Karşımda ne? Haa sen pjamalarını diyorsun." Demir gülerek söylemişti bunu.

  "Ya Demir gülme rezil oldum zaten."

  Demir bir eliyle yanağımı sıkarak "hayır hiçte bile aksine çok tatlı görünüyorsun." dedi.

  Sırıtarak "gerçekten mi?" dedim.

  Demir de ben gibi sırıtarak "gerçekten" dedi.

  Demir kapıda kalmıştı. Ayıp ettiğimi düşünerek "ay kapıda kaldın gelsene içeri." dedim. Biraz geriye giderek kapıyı daha da araladım ve Demir'in içeri girmesini sağladım. Demir içeri girdiğinde arkasında olan bir elini fark ettim. "Ne saklıyorsun sen arkanda?" diye sorduğumda arkasında tuttuğu çikolata kutusunu bana gösterdi. "Yaa Demirr. Bu benim en sevdiğim çikolata." dedim ve Demir'e sarıldım. Demir de bana sarılarak "biliyorum bunun için aldım zaten." dedi. O sırada mutfaktan Elçin Hanım "Ada gelen kimmiş?" diye çıktı. Demir'i görmeyi beklemiyordu. Onu görünce çok şaşırmıştı. Elçin Hanımın birden gözleri yaşardı. İlk defa oğlunu canlı kanlı karşısında görüyordu. İlk önce onu baştan aşağı süzdü. Sonra gözünden bir damla yaş aktı ve söylediği tek bir kelimeyle adeta nefesim kesilmişti. Elçin Hanım gözünden düşen tek bir damlayla sadece oğlum diyebildi. "Oğlum..."

  804 kelimelik bir bölümü bitirdim arkadaşlar. Aslında burada bitirmeyecektim ama sizi daha fazla bekletmek istemedim. İnşallah beğenirsiniz. Sizleri seviyorum. Hoşçakalın, Allah'a emanet olun. ❤️🤗

İNTİKAM ATEŞİ जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें