Levi, Erwin'e bir kez bile bakmadan masaya oturdu, sonra yazmaya devam etmek için tüy kalemini mürekkebe batırdı.

Erwin yanında durmuş şaşkın bir ifadeyle ona bakıyordu. "Ne yapıyorsun?"

"Ne yapıyor gibi görünüyorum?" dedi bağırarak.

"Neden ofiste çalışmıyorsun?"

"Ofisinden mi bahsediyorsun?" Levi sinirli bir şekilde güldü sonra yazmaya devam etti. "Üzgünüm ama sözleşmemde seninle orada çalışmak zorunda olduğum yazılı değil."

"Levi..."

Erwin yanına oturmak için ona doğru ilerledi. Ama ondan hemen önce kütüphaneci rafların ardındaki koridorun arkasından paltosu ve kolunun altında bir kitapla geldi.

"Aa..." dedi şaşkınlıkla. "Beni affedin beyler ama şu anda kütüphane kapalı. Bana herkesin öğle yemeğinden sonra karagahdan gideceğini söylediler."

Levi aceleyle eşyalarını topladı ve kapıdan çıkmadan önce Erwin'e sinirle gülümsedi.

"Mutlu Noeller Kaptan."

-

Erwin ayrıldığında karargah neredeyse tamamen boştu. Eve giderken hala Levi'ı yakalayabileceğini umarak arabasına koştu. Kar ayak bileklerine kadar geliyordu ve Levi'ın bu havada eve yürümeyeceğini tahmin etti. Bu yüzden arabasını taksilerin geçtiği ana caddeye doğru sürdü. Levi'ı görmesiyle yavaşladı.

"Nereye gidiyorsun?" Erwin pencereyi açıp seslendi

Levi onu duyar duymaz hızını arttırdı.

"Sana ne?" dedi ona dönmeden.

"Bir arabaya ihtiyacın var gibi görünüyor?"

"Hayır teşekkürler." dedi Levi yüzüne doğru esen soğuk karlı havanın yüzünden sıktığı dişleriyle.

Erwin içini çekti. Ona yaklaşmak için stratejisini değiştirmesi gerekecekti. Dürüstlük kaçınılmaz bir seçenek gibi görünüyordu.

"Bana hala kızgın mısın?"

"Hala göt herifin teki misin?" dedi Levi kısılmış gözleriyle ona bakıp.

Erwin irkildi. Her ne kadar Levi'ın şaka olsun diye sürekli onunla dalga geçmesine ve küfretmesine alışık olsa da bu sefer sözleri farklı bir şekilde kalbine vuruyordu.

"Ben... Öyle olmamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum..." dedi Erwin özür dilercesine.

"Pekala, daha çok çabalaman gerek." Levi, yanından geçen bir arabayı görünce adımlarını hızlandırdı.

"Levi saçmalama, taksi tutmana gerek yok, seni götürebilirim..."

Ama Levi ona aldırmadan arabayı durdurdu.

Erwin'in sabrı artık sınırına ulaştı. Levi'ın hızına yetişmek için hızlandı, nefesi hüsranla çalkalandı. Arabadan indi ve arabaya binmeden hemen önce kolunu yakalayarak Levi'ı durdu

"Napıyorsun?" diye bağırdı Levi, Erwin'in taksinin kapısını kapatıp şoföre veda etmesini izlerken. Taksinin gitmesini izlerken Levi sinirli bir şekilde iç çekti.

"Siktir git!" Levi onu tüm gücüyle itti ama Erwin'in Levi'ın kolunu tutuşu daha da sıkılaştı. Levi'ın soğukkanlılığını bir süre sonra ilk kez bu kadar kaybettiğini görüyordu.

"Ben senin kaptanınım. Benimle böyle konuşamazsın." dedi Erwin Levi'ın kirpiklerine düşen kar tanelerine bakarken.

"Ne yazık! Az önce yaptım! " dedi Levi kolunu Erwin'den kurtarıp.

1918 •Eruri•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin