Levi karşı çıkmak istedi ama doğru kelimeleri bulamıyordu. Aşkın nasıl göründüğünü veya nasıl hissettirdiğini de bilmiyordu.
"Affedersiniz!" dedi Hange hızla ayağa kalkarken. "Tuvalet çağırıyor!"
Adımını atar atmaz sendeledi ve Erwin de ona yardım etmek için koştu, kendisi de sendeledi.
"Vay! O neydi be!" dedi Hange yüksek sesle gülerken. "Artık iyiyim, otur Erwin, kendim gidebilirim." dedi Hange kolunu tutan Erwinden kolunu kurtarmaya çalışırken.
"Tamam ya! Benim de gitmem gerekiyor. Gel beraber gidelim." Erwin onu yavaşça banyoya sürükledi.
Levi ve Mike boş masada tek kalmışlardı. Sessizce önlerindeki yarı boş bardaklara bakıyorlardı. Barın gürültülü gevezeliği, masadaki garip sessizlikle oldukça tezat oluşturuyor ve aralarındaki boşluğu daha da büyük gösteriyordu.
"Yani-" dedi Mike sessizliği bozarak.
"Bir içki daha alacağım." dedi Levi, bardağının yarısı dolu olmasına rağmen.
Levi bir cevap beklemeden hareket etti ama Mike onu kalması için kolundan tuttu.
"Bekle..."
Levi kolundaki eline kaşlarını çatarak baktı. "Ne?"
"Bak." Levi'ın kolundaki elini çekti. "Kötü bir başlangıç yaptığımızı biliyorum. Ama neden farklılıklarımızı geride bırakmıyoruz?”
Levi onu duymazdan geldi, ayağa kalktı, henüz ona olan öfkesinin gitmesini istemiyordu. Ve hayır, onunla yeni bir başlangıçta yapmak istemiyordu. Mike'ın onu merdivenlerden aşağı attığı gün kırık kaburgalarını hatırladıktan sonra değil. Birkaç ay önce kişisel yazışmalarını ele geçirdikten sonra değil.
"Benim için değil, Erwin için. İstesek de istemesek de bir süre birlikte çalışacağız." Kendisine öfkeyle bakan Levi'a baktı. "Ben... Sana çok sert davrandığım için üzgünüm, tamam mı? Sadece arkadaşımı korumaya çalışıyorum. Beni anlaman gerek. Benim yerimde olsan aynısını yapardın."
"Her neyse..." dedi Levi ve oturdu. Çünkü haklıydı. Kendisi de aynısını yapardı.
Mike sigarasını çıkarmadan önce ona uzun süre baktı.
"Şu an arkadaşsak ya da onun gibi bir şeyse sana bir arkadaş tavsiyesi..." dedi Levi'ya bir sigara uzatarak, ama Levi almadı. "Erwin'in sadece kariyerine ve hedefine odaklandığını unutma. Ve onu takip eden hepimiz, o bu ülkeyi değiştirmek için zirveye çıkana kadar onu destekleyeceğiz. O hep çok kararlı bir şekilde bu hedefine yürüdü. Ama bu aralar bir şeyler onun aklını meşgul ediyor, hedefinden uzaklaştırıyor."
Levi ne ima etmeye çalıştığından emin olamayarak bir an için sessizce sözlerini düşündü.
"Olabilir. Bunu bana neden söylüyorsun?"
Mike sigarasını sessizce yaktı, konuşmadan önce uzun bir nefes çekti.
"Çünkü onun seni sikmesini istediğini biliyorum."
Sesi sertti ve gözleri çok ciddiydi.
Levi yüzünü düz tutmaya çalışırken çenesi gerildi. Mike'ın dediğini duyan biri var mı diye etrafına bakındı.
"Eğer şakadan anladığın buysa..." Levi'ın sesi gülüyor gibi çıkmıştı ama yüz ifadesi çok ciddi bir şekilde gergindi.
"Eeh oyunu bırak... ikimiz de bunun doğru olduğunu biliyoruz. Ona nasıl baktığını görmüyor muyum sanıyorsun?"
Levi bu noktada yüzündeki endişeyi gizleyemedi.
"Eşcinsel olduğumu mu söylüyorsun?" diye sordu telaşlı olmasına rağmen sesini alçak tutmaya çalışırken
YOU ARE READING
1918 •Eruri•
Fanfictionİngiltere'de yıl 1918 ve savaş yeni bitmişti. Erwin bu savaşta bir kolunu kaybetmişti; Levi ise bundan biraz daha fazlasını kaybetmişti. Birbirlerini son görmelerinin üzerinden iki yıl geçmişti ancak Hange'nin onları tekrar bir araya getirmek için b...
