"Günaydın." diye selamladı Levi. "Onbaşı Zacharias'a bir mesajım var."
Petra'nın parmakları aniden durdu. "Ah hayır," diye iç çekti "ritmimi kaybettim. Bir saniye..."
Levi orada sabırsız bir şekilde kollarını göğsünde kavuşturarak bekledi.
"Evet?" Petra bir süre sonra ona baktı. "Size nasıl yardım edebilirim?"
Levi gönderilecek adresi ve mesajın gideceği kişinin adını söyledi.
"Peki, mesajınız ne?" diye sordu kız.
Levi, Erwin'in ona bıraktığı dosyalara baktı ancak onları geri kapatıp kolunun altına sıkıştırdı. Yüzünde pis bir sırıtış belirdi.
"20 dakika içinde merkezde olman gerekiyor. Acil."
Kız mesajı yazdıktan sonra durdu ve Levi'a baktı. "Şehrin öbür ucundan 20 dakika içinde buraya nasıl gelecek?"
Levi omuz silkti. "Onun sorunu."
"Eklemek istediğiniz bir şey var mı?"
"Evet" dedi, "Ekle: iki şişe viski getir."
Petra içini çekti ve isteksizce yazmaya devam etti. "Bu kadar?"
"Ekle: 'Kendini becer piç.'"
Kız gözleri büyürken yazmayı bırakıp ona döndü. "Bunu göndermeyeceğim."
"Neden?"
"Çünkü işimden olmak istemiyorum."
"Hiç eğlenceli değilsin." diye alay etti.
Petra'nın gözleri yine telgrafa kaydı, tambur mesajı bir şerit kağıda yazdırırken hızla yuvarlandı. Bitirdikten sonra kağıdı eline aldıç
"Cevap verdi."
"Ne diyor?"
Mesajı yüksek sesle okumadan önce boğazını temizledi.
"Levi, seni sikimden küçük varlık. Bu yine senin şakalarından biriyse... "
Petra gülerken durdu. "Tamam, bu komikti."
"Gördün mü? Zaten Isabel'in arkadaşı olduğun için bu tür şeylere alışık olman gerek."
Petra başını iki yana sallarken gülümsemesini bastırdı, sonra Levi'ın bir şey demesini beklemeden yeniden yazmaya başladı.
"Ne yazdın?"
" 'Komutan Pixis burada. Diline dikkat et, Zacharias. Şişeleri masama bırak.' "
Levi eliyle gözlerini kapatıp Mike'ın bunu okurken ki yüzünü hayal etti ve güldü.
"Başım belaya girerse, suçu sana atarım." dedi Petra ciddi bir şekilde.
Bir saniye sonra telefon çaldı. Petra ahizeyi kaldırıp kulağına dayadı.
"Senin için." Telefonu Levi'a uzattı.
Levi telefonu alıp kulağına yasladı. "Efendim?"
Hattın diğer tarafından gelen Mike'ın sinirli sesini duyabiliyordu.
"Levi, seni götten bacaklı siyah tüylü varlık, yemin ederim-"
Levi gerisini dinlemeden telefonu kapattı ve Petra bir kahkaha attı.
"Tamam." dedi Levi "Hadi göndermemiz gereken çok fazla şey var."
Geri kalan telgrafları göndermeye devam ettiler ve Erwin'in daha sonra okuması için mesajları yazarak cevapları beklediler. Bitirdiğinde, Levi Petra'ya teşekkür etti ve Isabel'e yapacağına söz verdiği gibi o akşam içki içmek için buluşmayı kabul etti.
YOU ARE READING
1918 •Eruri•
Fanfictionİngiltere'de yıl 1918 ve savaş yeni bitmişti. Erwin bu savaşta bir kolunu kaybetmişti; Levi ise bundan biraz daha fazlasını kaybetmişti. Birbirlerini son görmelerinin üzerinden iki yıl geçmişti ancak Hange'nin onları tekrar bir araya getirmek için b...
