Erwin onu gözleriyle iyice taradı. Levi'ın gömleğinin açılan düğmeleri boynunu açıkta bırakarak köprücük kemiğinin berrak teninin görünmesini sağlıyordu. Erwin nefesini tuttuğunu farkederken gözlerini Levi'dan kaçırdı. Elindeki gazeteyi bırakıp odanın içinde gezinmeye başladı.

"Kravat lazım değil mi?" Etrafta gezinirken önerdi.

"O sıkışık şeylerden nefret ederim. İçlerinde boğuluyormuşum gibi hissediyorum."

"Papyona ne dersin?"

"Komik görünüyorlar. Aklı başında kimse onu takmaz."

"Peki bu?" Erwin ona bulduğu beyaz kravatı gösterdi.

Levi irkildi. "Yakışacağını düşünmüyorum... "

"Sadece dene." dedi Erwin, yüzünde ısrarlı bir ifadeyle ona doğru yürüdü.

Levi ona dik dik baktı, sonra kumaşı eline alıp boynuna sardı. Gevşek bir düğüm atıp Erwin'e döndü.

"Bu aptal şeyin nasıl bağlanacağını bile bilmiyorum."

Erwin ona gülümseyip boynundaki düğümü çözmek için eğildi. Sonra kumaşı geçirmek için gömleğinin yakalarını kaldırdı. Kumaşı boynuna dolarken burnu Levi'ın burnuna değdi. Göz göze geldiler. Erwin yutkunup gözlerini tekrardan eline ve düğüm atması gereken kumaşa çevirdi.

"Titriyorsun." dedi Levi kafasını yukarı kaldırıp endişeli bir ses tonuyla.

"Hayır sana öyle gelmiş olmalı." diye fısıldadı Erwin neredeyse dudağına değen Levi'ın dudaklarını görmezden gelmeye çalışırken.

"Dün gece bu kadar çok içmemeliydin. Burdan çıktığımızda su falan alalım sana. İnan bana, baş ağrısını hafifletir."

Erwin kafasını belli belirsiz sallayıp bir adım geriledi ve düzgünce bağladığı kravatla baktı.

"Çok güzelsin."

Levi irkildi.

Karnının kasıldığını hissetti. Yine olmuştu. Erwin ne zaman böyle konuşsa içinde bu tür değişik şeyler oluyordu. Midesi bulanıyor, kalp atışları hızlanıyor, karnı kasılıyor, nefes alamıyor ve boğuluyor gibi hissediyordu. Bir okyanusta boğuluyor gibiydi. Levi galiba Erwin'in okyanusunda boğuluyordu ama haberi yoktu.

Levi düşüncelerinden kurtulmak için hafifçe başını salladı ve bakışlarını tekrardan aynaya çevirdi. Erwin doğru söylüyordu. Kravat ona çok yakışmıştı. Tarzına belli bir özgünlük katıyordu. İpek kumaşı parmağıyla okşadı.

"Bütün bunlar çok pahalı olmalı Erwin."

Erwin durması için elini havaya kaldırdı. "Bunun için endişelenme. Görev için ordunun verdiği parayla ödeyeceğiz."

"Konu bu değil." Kaşlarını çattı. "Bu parayla bilmem kaç kişinin karnını doyurabileceğini bile bile pahalı bir paçavrayla dolaşmak istemiyorum."

"Öyleyse bilmiyormuş gibi yap. Kontrolün altında olmayan şeyler için kendini suçlu hissetmeyi bırakmalısın."

Levi sözlerini düşünmek için bir an durdu. Erwin muhtemelen haklıydı. Bu konuda yapabileceği hiçbir şey yoktu. Bir parça kıyafet almayarak insanların açlıktan ölmesini engelleyemezdi. Yaşadığı ani farkındalık hem cesaret kırıcı hem de rahatlatıcıydı.

"Bunları alacağız." Erwin yanlarına gelmekte olan terziye döndü. Adam başını salladı ve kasiyerin arkasında durmak için tezgaha doğru yürüdü, Levi soyunma odasına giderken Erwin de adamı takip etti.

1918 •Eruri•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin