Moblit yüzündeki kızarıklık kulaklarına ulaşırken başını salladı ve sandalyeden kalktı.
Erwin ve Mike onlar gözden kaybolurken birbirlerine baktılar.
"Vay canına..." dedi Mike.
"Az önce burada ne oldu?" diye sordu Erwin gözleri aynı Mike'ın gözleri gibi kocamandı.
"Hayatımda hiç bu kadar cesur bir kadın görmemiştim!" dedi Nanaba.
Erwin, "Onun bir kadın olduğunu bugün öğrendiğinde kalıbımı basarım." dedi.
Levi, Erwin'e bir bakış attı, şimdi yüzünde meydan okuyan bir ifade vardı. "Cinsiyetin bu kadar önemi var mı?"
Erwin, Levi'ın ciddi yüzünü sessizce inceledi, sanki ne cevap vereceğinden emin değilken, gözlerini okuyarak sözlerinin anlamını ortaya çıkarmaya çalışıyormuş gibi görünüyordu.
"Benimle dalga mı geçiyorsun?" dedi Erwin'e dirsek atarak. "Bir kadın benimle böyle konuşsaydı, iki saniye içinde yatağında çırılçıplak olurdum." Viskisini yudumlarken itiraf etti. "Onunla yatmamayı başarmana gerçekten şaşırdım, Erwin."
Erwin'in bakışları bardağına kaydı ve ondan uzun bir yudum aldı.
Bir an şüpheli bir sessizlik oldu. Sonra diğerleri hep bir ağızdan soludular.
"Orospu çocuğu, yapmadın!" Homurdanmış Mike.
Levi az önce içtiği viskiyi tükürdü, neredeyse boğulacaktı.
Erwin pişmanlıkla gözlerini kapadı, sonra alçak sesle konuştu.
"Ergendik tamam mı? Sadece bir kez oldu. Hange'nin deneylerinden biriydi." diye açıkladı Erwin, utancını gizlemek için elini yüzüne kapattı.
"Bir deney…" diye tekrar etti Nanaba, Mike kahkahalara boğulurken
"Bu tamda dört gözün yapacağı bir şey..." Levi bardağına bakarak mırıldandı.
Erwin bardağını bırakıp uzağa itti. "Lanet olsun, bu yüzden içmemeliydim. Kimseye söylemeyeceksiniz, lütfen. İnsanların onun hakkında kötü konuşmasını istemiyorum.”
"Tabii ki hayır," dedi Nanaba.
"Benim bir pislik olduğumu mu düşünüyorsun? Elbette kimseye söylemeyeceğim," diye temin etti Mike, bir eliyle Erwin'in omzunu sıkarak. Diğer koluyla Levi'a dirsek attı. "Bu adam bile bu kadar alçalamaz, değil mi?"
"Ah... e-evet." Levi kekeledi, dikkati dağıldı, hâlâ bilgiyi sindiriyordu. Garip bir şekilde rahatsızdı, sanki duymaması gereken çok özel bir şey duymuş gibiydi. Burada ne yapıyordu ki? Aniden kaçma ihtiyacı hissetti.
"Kime söyleyeceğim ki zaten?" dedi Levi keskin bir ses tonuyla. "Beni bulaştırma, özel hayatın umurumda değil."
Erwin rahat bir nefes verdi. "Teşekkür ederim."
Levi gülerek bardağını bıraktı. "Ben gidiyorum."
"Bekle, neden?" diye sordu Erwin kaşlarını çatıp
"Geldim çünkü Hange benden istedi." dedi ayağa kalkarken. "Ve şimdi gitti burda kalmama gerek yok. Üstelik geç oldu, pazartesi görüşürüz.”
Erwin o giderken sandalyesinden kalkmaya çalıştı ama Mike onu tekrar omuzlarından tutup aşağı itti.
"Bırak gitsin."
Erwin'in hayal kırıklığıyla iç çekmesini izlerken irkildi. "Bu Levi denen adama özel bir ilgin var değil mi?"
"O iyi bir asker..." diye itiraf etti.
YOU ARE READING
1918 •Eruri•
Fanfictionİngiltere'de yıl 1918 ve savaş yeni bitmişti. Erwin bu savaşta bir kolunu kaybetmişti; Levi ise bundan biraz daha fazlasını kaybetmişti. Birbirlerini son görmelerinin üzerinden iki yıl geçmişti ancak Hange'nin onları tekrar bir araya getirmek için b...
