"Erwin'in var olmayan içki alışkanlıklarıyla dalga geçmeyi bırakıp benim aile dramım hakkında konuşabilir miyiz?" dedi Hange, elini anlına vurup. "Bir kez daha Birmingham'a gitmek zorunda kalırsam kendimi öldüreceğim."

Alnını masaya dayadı, kollarını dramatik bir şekilde masanın üzerine yaydı, sonra annesinin sesini taklit ederek alaycı bir tonda konuştu.

"Ne zaman evleneceksin? 20 yaşında olgun bir kadınsın. Ben seni 18 yaşımdayken doğurdum. Yaşlanıp çirkinleştiğinde seni kimse istemez." Ellerini masaya vurdu. "Kimin umurunda! Bu boktan şeyler için çok meşgulüm. Ayrıca insanların beni beğenip beğenmemesinden bana ne! Erwin haklısın, belki de dediğin gibi birini anneme kendisini benim nişanlım ya da sevgilim olarak tanıması için işe almalıyım. Belki o zaman beni darlamayı bırakır."

Erwin elindeki viskiyi masaya bırakıp gülmeye başladı.

"Neye gülüyorsun?" Erwin'in kızarmış yüzüne baktı.

"Hiçbir şey, aklıma komik bir şey geldi... Ya Levi'ı annenle tanıştırırsan?"

"Sen aptal mısın?" Levi göz devirip homurdandı.

Hange pes ederek içini çekti. Arkadaşı yerine alkolün konuştuğunu anlamıştı. "Senin gibi iri bir adamın iki bardak içki bu hale nasıl getiriyor anlamıyorum. Bu saçmalık. Biyolojik olarak imkansız." dedi Hange, Erwin'in pembe yanaklarını inceleyerek.

Moblit aniden konuşmaya daldı.

"Ben Çindeyken bir doktordan bazı hastalarının vücudundaki enzimlerin eksikliği yüzünden alkol toleransının arttığını duymuştum."

Hepsi başını ona çevirdi.

"Çin'de bilim bölümünde çalışıyordum ve ben-" Moblit herkesin ona bakmasıyla panikleyip garip bir şekilde kıkırdadı. Dudaklarında utangaç bir gülümseme. “B-ben bunun kaptanın yaşadığı şey olduğunu söylemiyorum! Ben sadece… Çin tıbbından duyduğum bu, en azından…”

Hange gözleri ışıldayarak ona baktı.

"Sen!" Eliyle Moblit'i işaret etti ve adam hafifçe koltuğuna sıçradı. "Adın neydi tekrar söyler misin?"

"Moblit Berner, efendim."

Hange gülümsemesi büyürken elini çenesine koyup oğlanın gözlerinin içine baktı.

"Araştırma departmanında doğrudan benim için çalışmak ister misin Moblit? Maaş çekine küçük bir zam ayarlayabilirim."

Adam nefesini tuttu. "Efendim, ben... bilmiyorum-"

"Mükemmel. Eşyalarını topla, yarından itibaren benim için çalışmanı istiyorum."

"Ama... yarın cumartesi efendim." dedi Moblit kafası karışmış bir şekilde

"Kesinlikle. İlk işin benimle annemin evine gelmek olacak. Artık nişanlımsın."

"Pardon ben mi?"

Diğer dördü Hange'ye döndü, gözleri kocaman açılmıştı.

Hange birasını yudumlardıktan sonra bardağını masaya koyup ayağa kalktı. Sonra Moblit'in arkasında durup omzunun üzerinden oğlanın bardağına uzandı. Moblit, Hange'nin bardağı kendisinden uzaklaştırmasını izlerken donakaldı. Oğlanın ona bakması için çenesini tutup yüzünü kendine çevirdi.

"Şimdi, neden bahsettiğin Çin tıbbı hakkındaki bu konuşmaya başka bir yerde devam etmiyoruz? Bu salakların senin bildiğin bilgileri anlayacak kadar zeki olduğunu sanmıyorum."

Moblit dudaklarını kıpırdatsa da ağzından hiçbir kelime çıkamadan ona baktı.

"Ne dersin?" Hange sırıttı çenesindeki parmağı hareket etti.

1918 •Eruri•Where stories live. Discover now