Kapının arkasındaki kişinin Hange olduğunu görünce yüzünde salak bir gülümseme belirdi.
--
Erwin hastane odasında uyandığında görüşü hâlâ bulanıktı. Artık yaranın acısını artık hissetmiyordu. Yatağın yanında durduğuna emin olduğu Hange'e bakmak için yana döndü. Ama gördüğü kişi Hange değildi. Levi yatağın yanındaki sandalyede yüzünü eline yaslamış uyuyordu. Siyah saçları dağılmıştı. Hange ise ayakta durmuş pencereden dışarı bakıyordu.
Erwin ağırlığını direklerine verip doğrulmaya çalıştı ama hala başı dönüyordu. Bacaklarını hissetmeyişi de cabası.
"Bana yine ne yaptın Hange?" diye sordu Erwin. "Bana ne ilaç verdin?"
Hange arkasını döndü ve Levi'ın kafasına vurdu. "Kalk hadi Erwin uyanmış!" diye bağırdı Hange. Levi homurdandı, gözlerini açmadan kafasını ovuşturdu.
"Ne oldu?" diye sordu Erwin Hangeye bakarak. Hatırladığı son şey Levi'a beraber bir odada durduklarıydı. "Bizi nasıl buldun?"
"İçeri girdiğimde yerdeki kan izlerini gördüm. Çetelerden birinin vurulduğunu varsaydım. Onu yakalarsam işimize yarayacağını düşündüğüm için yerdeki kan izlerini takip ettim. Ama sizi buldum." diye açıkladı Hange.
Erwin gözlerini tekrar kapadı, anıları hâlâ biraz karışıktı.
Sonra aniden bir şey hatırlamış gibi aceleyle oturdu, çarşaflar çıplak vücudundan aşağı kıvrıldı. Kalça kemiğindeki hafif bir ağrı, gözlerini bandajlarına dikmesine neden oldu.
"Ya görev?" dedi Erwin sabırsızca "Görevi bitirebildik mi?"
"Sakin ol, her şey yolunda gitti." dedi Hange Erwin'in sırtının arkasına yastık koyarken "Raporu sana sonra veririm."
"Adam peki... onu yakaladık mı?"
Hange iç çekti. "Yani tam olarak yakaladık diyemeyeceğim... onu canlı tutmayı başaramadık. Ama ölmeden önce ondan bazı bilgiler aldım. Ekibimizden kimse ölmedi. Herkes sağ kurtuldu."
Erwin bileğinin arkasını alnına bastırdı ve rahatlayarak içini çekti.
"Şanslısın ki kurşun kemerini sıktı ve çok derine inmedi. Onu çıkardım ve tam zamanında yarayı diktim. Yoksa ölürdün." dedi Erwin'in üstünü örttü.
Erwin Hange'ye gülümsedi ve elini hafifçe sıktı.
"Tamam," dedi Hange ona son kez gülümseyerek, sonra yan tarafa döndü. "GEL Levi gidelim. Biraz dinlenmesine izin verelim."
Erwin ona döndü, Levi'ın onu güvende tutmak için gösterdiği büyük çabayı hatırlayınca gülümsedi.
Levi bütün bu süre boyunca sessizce oturuyordu. Alnının etrafındaki bandaj dışında zarar görmemiş görünüyordu.
"İyi misin?" diye sordu Erwin, kalın kaşları endişeyle çatılmıştı.
"Önemli bir şey yok." diye onu temin etti Levi, "sadece küçük bir beyin sarsıntısı ve burkulan bir ayak bileği."
Erwin'in kaşları yargılayıcı bir ifadeyle yavaşça yukarı kalktı. Levi'ın kendiyle ilgili şeyleri küçümsemesi canını sıkıyordu.
"Gerçekten mi? O zaman neden buradasın ve işinin başında değilsin?"
"Tch." Elini yüzüne kapattı.
"Ah, o cidden iyi." Hange eğilip Levi'ın omzuna kolunu attı. "O sadece senin yalnız kalmanı istemedi. Geri döndüğümüzden beri senin yanında."
YOU ARE READING
1918 •Eruri•
Fanfictionİngiltere'de yıl 1918 ve savaş yeni bitmişti. Erwin bu savaşta bir kolunu kaybetmişti; Levi ise bundan biraz daha fazlasını kaybetmişti. Birbirlerini son görmelerinin üzerinden iki yıl geçmişti ancak Hange'nin onları tekrar bir araya getirmek için b...
