"Yaralamadık, öldürdük aptal!"
Moblit'in gözleri kocaman oldu. "Öldürdük mü?"
Levi gözlerini devirdi. "Hem boynundan hem de göğsünden kurşun yiyip yaşayan birini görmedim. Sen gördün mü?"
"Yani şimdi ben katil miyim?"
Levi dişlerini sıktı ve koşmaya devam ederken Moblit'e döndü.
"Susmazsan seni şuraya dayayıp sikerim çok ciddiyim Moblit! Kapa çeneni ve koş!"
Tünel iki yöne ayrılana kadar koşmaya devam ettiler. Yollardan biri Levi'ın dediği gibi güneye gidiyordu diğeriyle doğuya.
"Moblit, sen güneye doğru koş ve dışarı çıkıp ekibi bul. Ben dikkatlerini dağıtmak için doğuya gideceğim ve sonra onları atlatıp sana yetişeceğim, yolu biliyorum."
"Kaptan Erwin özellikle birbirimizden ayrılmamızı söyledi..." diye karşı çıktı Moblit.
"O emir veren siktiğimin sarışını burda mı? Hayır. Ama ben burdayım ve kenar mahallede büyüdüm ayrıca bizi canlı kurtarmanın yolunu biliyorum. Güven bana. Şimdi git!" Onu güney koluna doğru itti.
"Benim yüzümden ölürsen kafama sıkarım Levi, bil diye söylüyorum."
"Duygusallık yapma ben sıkıcağım şimdi kafana. Koş hadi!"
"Dikkatli ol!" dedi Moblit gözden kaybolurken.
Levi, adamların kendisini takip etmesi için havaya iki el ateş ederek doğu kanadına doğru koşmaya başladı.
Bir merdiven bulana kadar koşmaya devam etti ve tam olarak nereye varacağını bilmeden yukarı tırmandı. Yukarı çıktığında başına gelebilecek her şey orada ölmekten daha iyi görünüyordu. Şansını denemeliydi.
Yüzeye çıktığı anda ciğerlerinin temizlendiğini hissetti.
Ama etrafına bakıp nerede olduğunu göremeden, başının arkasına bir silahın ucunun sertçe çarptığını hissetti. Yere düştü. Artık her şey bulanıktı. Yüzü sokağın soğuk kaldırımına değiyordu. Bir gözü hâlâ açıkken, bir anlığına, görüşü kararmadan önce Erwin'i gördü.
-
Levi, vücudunun taşınmakta olduğu omzuna sert bir şekilde çarpmasıyla uyandı. Kafasından kan akıyordu. Eliyle yarayı aradı.
"İyi misin?" Bunun Erwin'in sesi olduğundan emindi. Ama nedense o değilmiş gibi hissetti. Bu paniklediği belli olan ses tonu Erwin'in ses tonundan çok farklıydı. Her zamanki sakinliğinden kopmuştu.
"Orada ne sikim oldu?" Levi yüzünü Erwin'in ensesine yasladı. "Tanrı aşkına neden buradasın? Önde olman gerekiyordu... seni bekledik..."
"Muhbirimiz bize ihanet etti. Ona bizden daha fazla teklif etmiş olmalılar."
"Yanımızdakine bağlı kalmamızı ve ne olursa olsun göreve devam etmemizi söylediğini hatırlıyorum. Kendi koyduğun kurallara uyumuyorsun. Dengesiz herif..."
Erwin bir kahkaha attı.
"Buralardayım zaten. Ayrıca senin de tek olduğunu düşünürsek sende kurallara pek uymamışsın.
Levi itiraf etmeye hazırlanırken kendini yerde buldu. Kafası sert zemine çarptığı için görüşü bulanıklaştı. Eliyle gözlerini ovuşturup görüşünün netleşmesini bekledi. Erwin onun yanında yatıyordu; karnından kan akıyordu. Levi nefesini tuttu. Adrenalin Levi'ın damarlarında dolaştı. Elleri daha düşünmeden silahını buldu ve adam onları hedef alırken tetiği çekti. Anlından vurulan adamın bedeni yere düştü.
YOU ARE READING
1918 •Eruri•
Fanfictionİngiltere'de yıl 1918 ve savaş yeni bitmişti. Erwin bu savaşta bir kolunu kaybetmişti; Levi ise bundan biraz daha fazlasını kaybetmişti. Birbirlerini son görmelerinin üzerinden iki yıl geçmişti ancak Hange'nin onları tekrar bir araya getirmek için b...
