"Unutmayın. Sadece yanınızdaki arkadaşınıza dikkat edin, birbirinizi koruyun. Yaralanan birini görürseniz onu orada bırakın. İlk görevinizde bunu yapmanın sizin için zor olacağını biliyorum ama Hange onları bulup yardım etmek için burada. Ayrıca, ben vurulursam göreve devam edin."

Erwin adamlarının korku okunan gözlerine baktı, sonra son emrini verdi.

"Şimdi gidelim! Kalplerinizi adayın!"

"Emredersiniz!" Hep bir ağızdan bağırdılar, sonra Erwin'i bir kamyonun arkasına kadar takip ettiler. Kamyona bindiler.

"Yani, bu işte beraberiz gibi görünüyor." dedi uzun boylu, sarışın adam. "Ben Gelgar ve bu da Nanaba."

"Levi."

"Ben de Moblit," dedi yanındaki kumral gülümseyerek.

"Sizi buraya neyin getirdiğini bilmiyorum ama ya gerçekten mesleğinize aşık olmalısınız ya da Erwin'i takip edecek kadar hayatlarınızın değerini bilmiyorsunuz." Nanaba şaka yaptı ama sadece Gelgar güldü.

"Endişelenmeyin, Erwin adamlarının ilk günlerinden ölmesine asla izin vermez," dedi Gelgar onların gergin bakışlarını farkedince.

Nanaba, "Elbette öyle ama onun sizi kurtarmak için bir görevi çöpe atmasını beklemeyin." dedi. "Bu yüzden birbirimizi kollamamız gerekiyor."

Moblit ve Levi başlarını salladılar.

Levi gözleriyle Erwin'i aradı. Kamyonun diğer ucunda Hange ile oturmuş elindeki haritaya bakarak bir şeyler anlatıyordu. İlk tanıştıkları gün giydiği kıyafetleri giymişti. O zaman birbirlerine çektikleri silahları şimdi beraber başkasına çekeceklerdi. Hayat şaşırtıcıydı. Önceden ondan haber gelmediği iki haftaya sevinirken, güney kışlasında kaldığı altı ay boyunca her gün umutla ondan haber beklemişti. Yutkundu ve kendini silkeledi.

Gözleri Erwin'in mavi gözleriyle buluştuğunda Erwin ona gülümsedi ve kamyon durdu.

"Buradan yürüyeceğiz" dedi Erwin ve herkesin ona baktığına emin olup haritadan bir yolu gösterdi. Sonra planı anlattı. Hala Levi'ın tam olarak kavrayamadığı birçok teknik ayrıntı vardı ama ana planı anlamıştı. Onlara pusu kuracaklardı. Karanlıkta iki çetenin ortaya çıkmasını bekleyecekler ve kavga sonlarına doğru, güçten düştükleri anda devreye gireceklerdi. Levi, Erwin'in kendisine aynı şekilde tuzak kurduğu günü hatırladı. Onun içinde böyle bir plan yapmıştı ve planını kusursuz bir şekilde işlemişti. Yine öyle olacağını umdu Levi. Erwin'e güveniyordu.

-

Gruplar ayrıldıktan sonra Levi ve ekibi sessizce yollarına devam etti. Moblit sessizce kendini teselli ediyordu. Levi içten içe onunla konuşmadığı için ona minnettardı. Ne kadar az konuşma o kadar çok başarma olasılığı demekti.

Nanaba bir binanın önünde durdu ve saklanmak için farklı yönlere ayrıldılar. Bir süre sonra, ellerinde silah ve sopalar olan iki grup geldi. İki çeteninde önlerinde yürüyen adamlar birbirlerine yanaştı, ortada bir şeyler fısıldaştı. Levi'ın avucu izlerken silahını kavrama isteğiyle karıncalanıyordu. Ne yapacağından emin değildi. Erwin'in gelip emir vermesini beklemesi gerektiğine karar verdi. Hareket etmeleri için ilk onun uyarı atışı yapması gerekiyordu herhalde. Onun silah sesini duyunca harekete geçerlerdi. Beklemeliydi.

Tırnaklarını karıncalanan avucuna bastırdı. Adamların birbirine saldırmasını izledi. İlk silahın ateşlenmesiyle gözleriyle Moblit, Gelgar ve Nanaba'yı aradı.

Nanaba ve Gelgar'ı göremedi ama bir arabanın arkasına saklanan Moblitle göz göze geldi. Nihayet üstündeki gerginliği atmış gibi görünüyordu. Açık kahverengi gözleri ondan gelecek işareti beklerken parlıyordu. Levi gözüyle yolu işaret etti. Moblit başını salladı ve ikisi de silahlarını sıkıca tutarak binaya doğru koştu.

1918 •Eruri•Where stories live. Discover now