İngiltere'de yıl 1918 ve savaş yeni bitmişti. Erwin bu savaşta bir kolunu kaybetmişti; Levi ise bundan biraz daha fazlasını kaybetmişti. Birbirlerini son görmelerinin üzerinden iki yıl geçmişti ancak Hange'nin onları tekrar bir araya getirmek için b...
Erwin odanın loş ışığında daha net görebilmek için Levi'a yaklaşıp kağıda eğildi. Alınları neredeyse birbirine değiyordu. "Kalça."
Levi gözlerini Erwin'den kaçırdı ve cümlenin tamamını içinden okudu.
"Levi'ın kalçaları çok yumuşak."
Levi cümleyi okurken kaşlarını kaldırdı. Erwin'e baktı ve yanlış okuduğunu düşünüp tekrardan okudu. Yutkundu ve yüzü kızarırken kağıda hızlıca bir şeyler karaladı. Sinirli bir şekilde kağıdı Erwin'in önüne ittirdi.
"SİKTİ GİT"
Erwin cümleyi okuduktan sonra sessizce kıkırdadı. İ harfinden sonra eksik olan 'r' harfini yazdı. Sonra da altına yeni bir cümle yazdı ve Levi'ın önüne ittirdi.
Levi kağıdı agresif bir şekilde parmaklarından kaparak geri aldı. Bakışlarını tekrar kağıda çevirmeden önce Erwin'e bir kaşını kaldırdı.
"Levi kaba olmadığı zamanlar tatlı biri. O düşündüğünden daha iyi biri."
Levi kağıda biraz daha yaklaştı, yüzünde oluşan minik gülümsemeyle biraz daha sakin bir şekilde kağıdı tuttu.
Erwin yutkundu, Levi'ın sessizliğinden endişeliydi, gözleri sürekli onun üzerindeydi. Sözleri anlayıp anlamadığından emin olmaya çalışıyordu.
Levi kalemi tekrardan mürekkebi batırıp bir şeyler daha yazdı.
Bitirir bitirmez Erwin kağıdı ona uzamasını beklemeden elinden alıp okudu.
"Erwin çok saf. Ama köti anlamda değil. Sadece basen sinir bosıcu oluyor."
Gözleri dağınık el yazısıyla yazılmış cümlelerin üzerinde gezinirken Erwin'in yüzündeki gülümseme büyüdü. Sonra bakışlarını tekrar Levi'a çevirdi.
Bir kolunu sandalyenin arkasına atmış oturuyordu, diğer eli masada yine tüy kalemiyle oynuyordu, başı aşağıda ve gözleri not ile Erwin'in arasında oyalanıyordu.
Erwin sonunda kağıttaki yazım hatalarını daire içine aldıktan sonra "Eh" dedi, "Gerçekten sandığımdan daha da iyisin. Sadece bazı harflerin üzerinde çalışmamız gerekiyor. El yazın alıştırma yaparak zamanla gelişecektir. Bir sözlükten yardım alabiliriz. Kütüphanede bir tane olmalıydı. Haftada bir oraya birlikte gidebiliriz ve bir saat birlikte çalışabiliriz".
"Bunun için zamanın var mı?" Levi şüpheyle sordu, "Hep bizden daha fazla mesai yapıyorsun ve ofisinde uyuyorsun."
"Sadece bir saat, sorun yaratmaz. Ayrıca, biraz daha iyi olduktan sonra işlerimin bir kısmını aldığında, bu aslında bana zaman kazandıracak. Benim açımdan bir yatırım olarak gör."
Levi tek kaşını kaldırdı, kollarını göğsünde kavuşturdu. "Oh, yani ben bir yatırımım..."
"Hayır, yani... Öyle demek istemedim-" diye aceleyle özür diledi.
Levi kıkırdadı. "Fazla safsın." diye mırıldandı.
Erwin iç çekti, "Yani tamam mı?"
"Neden olmasın." diye omuz silkti Levi.
Erwin yaklaşıp yanağına küçük bir öpücük kondurdu sonra da güldü.
"Bu ne içindi?" dedi Levi elini yanağına koyarken homurdanarak.
"Görevde bana verdiğin busenin iadesi."
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
MERHABALAR NASILSINIZZ?
Ben iyiyim öyle yuvarlanır gidiyorum işte.
Bölümü kontrol edemedim şimdiden yazım hatalarım için özür dilerim. Ve yine de bu yazım hatalarıma rağmen oy verdiğiniz, yorum yaptığınız için teşekkür ederim.