Sanırım buna ben karar vermeliyim." dedi ve kıkırdadı Levi.
Erwin eliyle masasının yanındaki sandalyeyi işaret etti. "Hadi otur."
Levi'ın dudakları aralandı. "Ne... şimdi mi öğreteceksin?"
Erwin'in gülümsemesi daha da büyüdü.
Levi, sandalyeyi Erwin'in sandalyesini yanına çekip oturdu. Erwin yeni bir kağıt çıkarıp tüy kalemle birlikte onun önüne koydu.
"Oda karanlık. Göremezsem yazamam ki." Levi umutla kaçmak için son şansını kullandı.
Erwin başını salladı ve masasının çekmecesini açtı. Bir kibrit kutusunu çıkarıp masanın üzerine koydu. Paketten bir tane kibrit çıkarıp mumu yaktı ve odayı sıcak bir ışık kapladı.
"Şimdi ne yapmalıyım?" diye sordu Levi.
"Neden kendin hakkında bir şeyler yazarak başlamıyorsun? Bu şekilde seni tanırken yazını inceleyip hatalarını bulabilirim."
Levi tüy kaleminin ucunu tereddüt ederek mürekkebe daldırdı, sonra düşünmek için bir an durdu. Kendisi hakkında ne yazmalıydı ki? Sevdiği şeyleri mi yazmalı mıydı? Neyi severdi?
Sonunda aklına bir şey gelmeyince en nesnel olan şeyi yazdı
"Benim adım Levi Ackerman, 19 yaşındayım."
Levi'ın kâkülleri yazmak için tuhaf bir şekilde eğildiğinden gözlerinin üzerine düştü. Bundan rahatsız olmaya başlayınca bir tutam saçını kulağının arkasına sıkıştırdı ve masanın karşısından Erwin'in bakışlarını üzerinde hissetti.
"Aptal gibi bakmayı kes, beni izlediğini hissediyorum. Sen bana bakarken bir şey düşünemiyorum."
"Üzgünüm." dedi Erwin gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıp; bakışlarını odanın bir köşesine sabitledi. "Sadece ne hissediyorsan, ne düşünüyorsan onu yaz Levi."
Levi aklının unutulmuş köşelerinden birindeki bir şeye ulaşmaya çalışıyormuş gibi tavana baktı. Aniden aklına bir fikir geldi ve dudaklarında bir sırıtış belirdi.
Erwin gözünün ucuyla onun yazmasını izledi ve sabırla Levi'ın kağıdı onun görmesi için masanın üzerinden kaydırmasını bekledi.
Erwin Levi'ın ona ittirdiği kağıdı okumak için eğildi.
Levi, Erwin'in tepkisini beklerken tüy kalemini parmaklarının arasına alıp salladı.
"Erwin'in kaşları çok kommik."
Erwin bir kaşını kaldırdı ve Levi'a baktı. Levi elini dudağına bastırmış, dudaklarının kenarından belli olan gülümsemeyi gizlemeye çalışıyordu. Erwin onun bu haline gülmemek için alt dudağını ısırmak zorunda kaldı ve dudaklarında çarpık bir gülümseme belirdi.
"Fena değil." dedi kendini toparlamayı başardığında. Ciddi bir şekilde tekrardan kağıda eğildi bir şeyler karaladım. "Ama 'komik' kelimesinde sadece bir tane m harfi var."
Levi'ın gülüşü soldu ve yüzündeki gülümsemeyle kağıda bir şeyler yazan Erwin'e gözlerini kısarak baktı.
"Şimdi, el yazısı alıştırması yapmak için bu cümleyi okuduktan sonra tekrardan yazmayı dene." Erwin kağıdı ona doğru ittirdi, gözleri vereceği tepkiyi beklerken heyecanla parlıyordu. Levi'ın okumasını izlerken elini çenesine yasladı.
Levi kağıda eğilmiş, gözlerini kısmıştı. En sonunda pes ederek kağıttan bir kelimeyi gösterdi
"Bu kelime nasıl okunuyor?"
VOCÊ ESTÁ LENDO
1918 •Eruri•
Fanficİngiltere'de yıl 1918 ve savaş yeni bitmişti. Erwin bu savaşta bir kolunu kaybetmişti; Levi ise bundan biraz daha fazlasını kaybetmişti. Birbirlerini son görmelerinin üzerinden iki yıl geçmişti ancak Hange'nin onları tekrar bir araya getirmek için b...
