Pixis başını salladı. "Ayrıca, Erwin başka bir yere gidiyor."
"Ben mi?" diye sordu, şaşırdı.
"Evet. Almanya'ya özel bir görev için gidiyorsun."
"Almanya mı? Ama en az 20 yıldır Almanya ile bir sorunumuz olmadı."
"Bu diplomatik bir görev. Merak etme, daha sonra açıklayacağım."
Üçü şaşkın şaşkın birbirlerine baktılar.
"Ee, peki ya ben efendim?" diye sordu. "Beni niye çağırdınız? Bir yere mi gideceğim?"
"Oh hayır, sen burada kalıyorsun Hange. Laboratuvarın sana ihtiyacı var." Dedi ve kulağına fısıldamak için bir adım yaklaştı. "Geçen sefer bana verdiğin içki için geldim, daha var mı?"
"Evet efendim!" dedi gözleri sonunda yarattıklarını takdir eden birini bulmanın heyecanıyla. "Beğenmenize sevindim! Laboratuvarda daha fazlası var!"
"Bu sadece damıtılmış bir içki karışımı değil mi?"diye sordu Mike.
Hange ve Pixis onu görmezden geldi ve laboratuvara doğru yürürken hararetli bir şekilde konuşmaya devam ettiler.
Diğer ikisi omuz silkti.
"Pekala." dedi Erwin."Sanırım birkaç ay sonra görüşürüz."
"Dikkatli ol."
"Sen de. Ve onlarla iyi geçinmeye çalış.”
"Evet evet..."
-
Kafeteryada Levi, Isabel ve Furlan yemek yiyorlardı.
"Aman Tanrım, bu yemek harika!" dedi Isabel, dudaklarını yalayarak.
“Evet, peki, bunun halk vergileriyle ödendiğini unutmayın.” Levi yemeğine gözlerini kısarak baktı.
"Tanrı aşkına, bir kez olsun suçluluk duymadan keyfinize bakın." dedi Isabel ağzına tavuk budu atarak.
Levi çayından bir yudum aldı. "Tamam ama bunu onaylamıyorum. Ayrıca sabahları pek yemek yemediğimi biliyorsun."
“Kahvaltıda nasıl et yiyorlar?” Furlan, çatalındaki yemeği yakından inceledi.
"Şimdi ne yapacağımızı konuşabilir miyiz lütfen?" Levi homurdandı.
"Evet. Haklısın." Furlan, çatalını bıraktı Isabel'e döndü. "Isabel, buraya çok alışma, fazla kalmayacağız."
"Oh..." Elindeki çatalı bıraktı. "Yani, hala yapıyoruz?" Bakışlarını indirdi, hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu.
Diğer ikisi birbirine baktı.
"Hey üzülme." dedi Levi. "Önce Erwin'den kurtulacağız, ödülümüzü alacağız ve sonra kaçacağız. Tıpkı başlangıçta planladığımız gibi.”
"Eh, bunun için orduda olmayı hiç planlamamıştık..." diye fısıldadı kız hala kafası yere eğik şekilde. "Yakalanma olasılığımız çok yüksek."
"Ama bir düşün. Burada daha kolay, Erwin her zaman etrafımızda olacak." dedi Furlan.
Kız kafasını salladı ama yine de ikna olmuş gibi görünmüyordu.
"Tamam o zaman, başka ne önerirsin?" diye sordu Furlan.
"Yani, burada kalma olasılığı her zaman vardır. Güvende olacağız ve kimseye bize burda zarar veremez." dedi Isabel, Levi'a bakıp. Söylemek istemese de onun da burda kalmak istediğini hissedebiliyordu.
YOU ARE READING
1918 •Eruri•
Fanfictionİngiltere'de yıl 1918 ve savaş yeni bitmişti. Erwin bu savaşta bir kolunu kaybetmişti; Levi ise bundan biraz daha fazlasını kaybetmişti. Birbirlerini son görmelerinin üzerinden iki yıl geçmişti ancak Hange'nin onları tekrar bir araya getirmek için b...
