"Kapa çeneni. Isabel'i bulmamız gerek." Levi yanından kalkmış gömleğinin düğmelerini ilikliyordu.

Furlan yatağında oturur pozisyona geldi.

"Sen deli misin? Levi, buradaki ilk gecemizde sorun çıkaramazsın. Yerinde dur, öğle yemeği sırasında onunla konuşmanın bir yolunu buluruz."

"Bunu nasıl söylersin? Onun ne kadar heyecanlı ve panik biri olduğunu biliyorsun. İlk duyduğunda büyük ihtimalle çığlık atacak ve herkes bize bakacak. Ayrıca bu gece tek başına, onun için endişeleniyorum. Bu züppelerden biriyle çoktan kavga etmiş bile olabilir. "

"Ne saçmalıyorsun?" diye mırıldandı Furlan.

"Ne?"

"Hey bak dinle, o iyi. Hatta şimdiden arkadaş edindiğine bile eminim. Isabel sandığından daha güçlü, senden benden bile. Şimdi sakin kafayla ne yapacağımızı düşünelim. Yarın konuşuruz tamam mı?"

"İyi." dedi Levi sıkıntılı bir nefes verip. Furlan gülümsedi ve yatağına yatıp eski poziyonunu aldı. Levi göz devirip tekrardan üstündekileri çıkardı. Pantolonunu katlarken yere bir şey düştü. Almak için eğildi ve eline aldığında bugün Erwin'in dudağındaki kanı silmek için ona uzattığı mendil olduğunu fark etti. Mendilin üzerine düzgünce işlenmiş "E.S" harflerinin yukarısında Levi'ın kurumuş kanı leke olmuştu. Mendili avcunun içine alıp yumruğunu sıktı ve aklından onu uzağa fırlatmak geçti. Ama bir saniye düşündükten sonra, onu atmaktan vazgeçip katladı. Parmağının ucuyla "E.S" işlemesini okşadı ve gülümsedi.

Yüzünü darmadağın ettiğimde sana bu mendili geri vereceğim, böylece onunla silebilirsin.

-

Ertesi sabah herkes brifing için bahçede toplandı. Komutanların konuşma yapmak için toplandığı platformun etrafında rütbelerine göre sıralanmış askerler vardı.

Furlan ve Levi yeni üniformalarını giymekte zorlandıkları için toplantıya geç kaldılar. Nerede duracaklarından emin değillerdi, bu yüzden kalabalığın içinde Isabel'i aradılar.

Sonunda onu gördüler, kısa saçlı bir kızla hararetli bir şekilde sohbet ediyordu. Konuştuğu kızın yüzü tanıdık geliyordu.

"Bu genelevdeki kız değil mi?" Furlan'a çete kavgasının olduğu geceyi hatırlatarak sordu.

"Bence öyle."

Isabel geldiklerini görünce onlara yüzündeki kocaman gülümsemeyle el salladı. Her zamanki gibi coşkulu ve neşeli görünüyordu.

"Gördün mü? Sana boş yere endişelendiğini söyledim." dedi Furlan.

"Sosyal becerilerini nereden aldığını bilmiyorum ama kesinlikle bizden değil," dedi Levi Isabel'e gülümserken.

Kızın yanına geçtikten sonra gecesinin nasıl geçtiği hakkında yaptıkları konuşmayı gürültülü bir trompet sesi böldü ve aniden herkes hareketsiz ve sessiz kaldı. Sonra bir marş çalmaya başladı. Herkes marşı söylemeye başladığında Furlan, Levi'ın da söylemesi için bacağına bir tekme atmak zorunda kaldı. Levi ona sinirli bir şekilde baktı ve isteksizce onlara katıldı. Marşı her zaman saçma bulurdu ve zaten kralı da sevmiyordu. Bu marş da bahsedildiği kadar onurlu biri değildi. Canı sıkıldığı için etrafı inceledi. Burda olmasının sebebi olan Erwin'e baktı. İlk sıralarda diğer çavuşlar ve yüzbaşılarla birlikte platformun kenarında duruyordu. Levi onu ilk kez üniformasıyla görünce kalbi tekledi. Daha önce Erwin'i her zaman sivil kıyafetler içinde görmüştü. Farklı görünüyordu. Biraz korkutucu ve baş döndürücü. Onunla karşılaştığında üniforması üstünde olsaydı, Erwin'e kafa tutacak cesareti bulacağına şüphe etti.

1918 •Eruri•Where stories live. Discover now