Levi onu görmezden geldi, arabadan indi.
"Levi!" Hange'nin sesini duymalarıyla ona döndüler. Isabel ve Furlan, Hange'nin arkasındalardı. Cidden iyi görünüyorlardı hatta yüzlerinde küçük bir tebessüm bile vardı. Anlaşılan yolda harcadıkları zaman onlar için keyifli geçmişti. "Gelsene! Size kışlayı göstereceğim!"
Levi gözünün ucuyla Erwin'e baktı. Erwin başını salladı ve Levi onlarla beraber kışlaya yürüdü.
.
Erwin onların gidişini izledi ve karargaha doğru yöneldi.
"Çavuş," Mike onun yanına geldi ve birlikte yürümeye başladılar.
Erwin, "Bugünkü yardımınız için teşekkürler," dedi.
"Bana değil Hange'ye teşekkür et. Beni sana yardım etmeye o ikna etti. Onun ya da benim başına iş açarsan seni öldürürüm."dedi bir sigara yakıp dudaklarına yerleştirdi.
Erwin gülümsedi. "Görevden önce Komutan Pixis ile konuşmuştum. Yani başımız belada değil."
"Ve onayladı mı?" diye sordu Mike biraz şaşırarak. "Bunu bize söylemedin."
"Eminim ki başarısız olsaydık rütbemden olacaktım. Ama başarılı olursak çavuş rütbemi korurdum. Sana söyleseydim gelmezdin."
Mike alay etti. "Beni bu kadar iyi tanıman korkutucu."
Erwin güldü.
"Levi'ın konuşacağından nasıl bu kadar eminsin?"
"Değilim." dedi Erwin yüzünden gülümsemesi silinirken.
Mike gözlerini kırpıştırdı."Yani her şeyi onun bir şeyi itiraf edip etmeyeceğini bilmeden riske mi attın?"
Erwin omuz silkti. "Risk almazsan kazanamazsın."
"Sen delisin Erwin." Dedi Mike sigarasından uzun bir nefes çektikten sonra devam etti. "Seni sevmemin tek sebebi bu."
Erwin gülümsedi. "Hepsi Hange ve senin sayende." dedi omzunu dostane bir şekilde sıktı."Teşekkür ederim, Mike."
"Bir çeteyi orduya alma kararını hala desteklemiyorum. Bu planın bir parçası değildi."
"Şanslıyım ki, burada çavuş benim. Bir şey yapmak istediğimde senin onayına ihtiyacım yok." dedi Erwin sırıtarak.
"Evet, gerçekten şanslısın. Çavuş ben olsaydım bunu teklif ettiğin anda boynunu kırardım."
Erwin güldü. "Tamam bu kadar tehdit yeter. Şimdi eve gidiyorum, iyi geceler."
"Yarın brifingde görüşürüz."
-
Kışla kirli ve kalabalıktı. İçerisi oksijenden mahrum kalmış ter kokuyordu. Levi, yatağında bir o yana bir bu yana dönüyor ama ne yaparsa yapsın uyuyamıyordu. Herkes uyuyana kadar bekledi, sonra yatağından kalkıp Furlan'ın uyuduğu yatağa yürüdü. Yatağın yanında diz çöküp onu uyandırmak için hafifçe sarstı.
"Furlan." diye fısıldadı.
Çocuk gözlerini ovuşturarak uyandı. Yüzündeki saçları geriye tarayıp onu uyandıran kişinin kim olduğunu anlayabilmesi için silüetin netleşmesini bekledi.
"Konuşmamız gerek, hadi kalk."
"Şimdi ne yapacağız Allah aşkına? Orduda kalmayı ciddi olarak düşünmüyorsun, değil mi?"
"Hayır, aptal mısın?"
Furlan rahatlayarak içini çekti. "Şükürler olsun. Orada beni çok korkuttun. Erwin'le konuşurken... bir an ciddi olduğunu düşündüm."
YOU ARE READING
1918 •Eruri•
Fanfictionİngiltere'de yıl 1918 ve savaş yeni bitmişti. Erwin bu savaşta bir kolunu kaybetmişti; Levi ise bundan biraz daha fazlasını kaybetmişti. Birbirlerini son görmelerinin üzerinden iki yıl geçmişti ancak Hange'nin onları tekrar bir araya getirmek için b...
