"Bilmiyorum... Bu olayı araştırmanı bırakmanı istemediler mi?"
Erwin gözünü yoldan ayırıp ona baktı. Açıkcası şaşırmış görünüyordu."Bunu nerden biliyorsun?"
Levi omuz silkti. "Haftalarca senden hiçbir iz olmadığı için senden bunu istediklerini tahmin ettim. Daha önce başka bir polisin başına gelmişti. Ama sen ondan çok daha ısrarcısın, kolay pes edecek birine benzemiyorsun. Komutanlardan biri sana kendi işine bakmanı emretmiş olmalı. Ya da sadece saygı duyduğun biri. Bilmiyorum. Pek komutanını dinleyen adam tipi yok sende."
Erwin sessizce kaşlarını kaldırdı. Ve Levi doğru tahmin etmenin verdiği tatminle sırıttı.
"Anlaşılan doğru tahmin etmişim." dedi. "Ama anlamıyorum. Eğer üstlerin seni bu olaydan uzaklaşmaya zorladıysa, neden belirsiz bir şey için onlara itaatsizlik etme riskini alasın ki? Bize ulaşmadan önce bir şeyler öğrenmiş olmalısın. Hemde önemli şeyler."
Erwin, gözlerini tekrar yola dikerken gülümsemesine engel olamadı.
"Sen gerçekten güzel bir yüzden daha fazlasısın, değil mi?"
Levi ettiği iltifatı görmezden gelip sıkıntılı bir nefes verdi. "Neden sadece olanlara göz yummuyorsun? Kendini öldürteceksin."
Erwin güldü. "Bunu söylemen komik. Çok saygı duyduğum bir kişi de birkaç gün önce bana aynı şeyi söyledi."
"Öyleyse neden sözümüzü dinlemiyorsun?" dedi sesinin yüksekliğini ayarlama zahmetine girmeden. Nedensizce Erwin'in kendini tehlikeye atması sinirlerini bozuyordu.
"Bana verdiğin bu bilgi büyük bir ipucu Levi." Güvenle gülümsedi. "Eminim senin yardımınla bunun temeline ineceğiz. Harika bir takım olacağımıza hiç şüphem yok."
"Tch-" Levi rahatsız bir şekilde bakışlarını başka yöne çevirdi.
Belki başka bir hayatta olabilirdik diye düşündü bir parça pişmanlıkla.
-
Karargaha vardıklarında gece olmuştu. Erwin arabayı durdurdu ve bir süre orada oturdular. Bir süre sonra Erwin konuştu.
"Sen ve arkadaşların için tam olarak ne kararı verilecek bilmiyorum. Komutanım, bize katılmanızı onayladı. Ancak karar, toplu olarak daha yüksek rütbelilere bağlı."
Levi itiraz etmek için ağzını açtı ama o konuşamadan Erwin döndü ve parmağını sertçe Levi'ın göğsüne bastırıp ona baktı.
"O zamana kadar aptalca bir şey yapma, yoksa her şeyi mahvedersin. Beni anlıyor musun? İnce bir buzun üzerindesin." Erwin öne eğilerek göğsünü tekrar dürttü. Levi kendini korumak için içgüdüsel olarak bağlı ellerini göğsüne çekti. Erwin'e sessizce bakıp uzaklaşmasını bekledi.
"Anlaşıldı mı?" Erwin korkutucu gözlerle ona baktı. Biraz yaklaştı, bu dizinin Levi'a değmesi ve Levi'ın sırtını araba kapısına yaslamasına sebep oldu.
"Evet, peki, anlaşıldı," diye aceleyle yanıtladı Levi, derin bir iç çekip "Sikeyim..." diye mırıldandı, bakışlarını indirerek.
Erwin şüpheci gözlerle onu süzdü. "Ve çok fazla küfür etmemeye çalış."
Söylemek için hazırladığı küfürleri yutarken Levi'ın boynu gerildi. Yemin ederim o çekici yüzünü hiç çekici olmayan bir hale getireceğim.
Erwin daha sonra yavaşça arabadan indi ve Levi'a kapıyı açmak için arabanın etrafından dolaştı. Kapıyı açtı ve Levi'a baktı
"Hadi gidelim." Arabadan inmesine yardım etmek için elini uzattı.
YOU ARE READING
1918 •Eruri•
Fanfictionİngiltere'de yıl 1918 ve savaş yeni bitmişti. Erwin bu savaşta bir kolunu kaybetmişti; Levi ise bundan biraz daha fazlasını kaybetmişti. Birbirlerini son görmelerinin üzerinden iki yıl geçmişti ancak Hange'nin onları tekrar bir araya getirmek için b...
