"Nasıl bir iş?" dedi Isabel, gözlerini deri çantaya dikerek. "Daha fazla silah mı?"
"Hayır." Levi kaşlarını çatarak yürümeye başladı. "Erwin Smith'ten kurtulmamızı istiyorlar."
"Ne?"
-
Çete sabah her zamanki gibi rutin haline gelmiş işlerini yaptı. Fark edilmeden binalara girip çıktı, düzenli müşterilerine silah teslim etti. Soru soran veya konuşan olmadı. Pazarda yiyecek satıyormuş gibi. Sattıkları silahların niçin kullanacağı hakkında ne kadar az şey bilirlerse, geceleri uyumaları o kadar kolay oluyordu. Her seferinde her şey aynıydı. Bugün dışında, Levi her zamankinden daha sessizdi.
Erwin ile yaptığı son konuşma aklının bir köşesindeydi. Politikaya girmekle ilgili bir şeyler söylediğini hatırladı ve Erwin'in onu uyarmaya çalıştığını fark etti.
"O aptal." diye düşündü yüksek sesle.
Arkadaşları meraklı gözlerle ona döndü.
"Tch, hükümetle ilgili bir şeyler olduğunu biliyordu."
"O adam politikacı mıydı?" Isabel merakla sordu.
"Öyle görünüyor. Ve silah endüstrisinin çoğunu kontrol ediyor, sadece burada değil, ülkenin çoğu yerinde. O salak Erwin burnunu sokmasaydı-" Derin bir nefes alıp elini anlına vurdu. "Neden göz yummadı ki? Çok fazla soru soruyor ve bu adam ordunun dahil olmasını istemiyor, bu yüzden şimdi Erwin'i öldürmesi emredilen biziz.”
"Yani, sanırım... onu öldürmemiz gerekecek, yoksa bizi öldürürler." dedi Isabel mutsuz bir şekilde.
Diğer ikisi, Erwin Smith'i öldürme fikri üzerine iç çektiler. Furlan olaya iyi yandan bakmaya çalıştı.
"En azından bunun için çok para alacak mıyız?”
"Tonlarca" dedi Levi.
“Kırsalda bir kulübe satın almak için yeterli mi?” diye sordu küçük kız.
"Hepsini almaya yetecek kadar. " Levi onlara ciddi bir şekilde baktı.
"Harika! Bu işten sonra her şeyi arkamızda bırakıp gidebiliriz!"
"Hayır, gitmemize asla izin vermezler." dedi Levi. “Erwin'i öldürürsek ordunun kayıtlarına geçtiğimiz için bizi takip ederler ve tutuklarlar. Tabi “ yeni patronumuz” onlardan önce bizi bulup öldürtmezse. Yüzünü gördüğümüz için yaşamamıza izin vereceğini düşünmüyorum."
Furlan tedirgin bir şekilde kıkırdadı. “Yani, her türlü sıçtık. 18 yaşımda öleceğimi düşünmezdim."
"Bu iş bittikten sonra bizim için gelirlerse, ki gelecekler, Isabel'i yanına al ve kaç."
"Hey hayır böyle düşünmeyin!" dedi Isabel hafiften dolmuş gözlerini kırpıştırıp "Bir yolunu bulacağız! Göreceksiniz! Buranın en iyi çetesi biziz, şimdiye kadar kimse bizi yakalayamadı. Yine yakalanmayacağız. Bu işi kabul edip, işi yaptıktan sonra sağ salim buradan kaçabiliriz!"
"Pekala." diye omuz silkti Furlan "her iki şekilde de siki tuttuğumuz için denemekten zarar gelmez."
"Her neyse." dedi Levi, omzundaki ağır çantanın kayışlarını düzelterek "Bunu daha sonra düşünürüz. Bizi bekleyen bir müşterimiz daha var."
Günün son müşterisi onları hep aynı barda beklerdi. Her yer pislik içinde ve ölüm koktuğu için bu Levi'ı her zaman ürkütürdü.
"Bunu çabuk yapalım," dedi bara girerken.
Mekan her zamankinden daha kalabalıktı. Arkada bir kemancının kemanından gelen İrlanda ezgileri bütün barı çevreliyordu. Bu iş için harika bir ortam, diye düşündü Levi, ne kadar çok insan varsa o kadar az fark edilirdi.
ESTÁS LEYENDO
1918 •Eruri•
Fanfictionİngiltere'de yıl 1918 ve savaş yeni bitmişti. Erwin bu savaşta bir kolunu kaybetmişti; Levi ise bundan biraz daha fazlasını kaybetmişti. Birbirlerini son görmelerinin üzerinden iki yıl geçmişti ancak Hange'nin onları tekrar bir araya getirmek için b...
