XXVI- Beautiful Smile

1.3K 160 400
                                    

Önceki bölümü okumayı unutmayın, üst üste attım diye arada kaynamasın :]

İthaf; stopyourcryingbahar

○☆●☆○☆●☆○

Sadece bir kez...

İmparator Louis, hayatında sadece bir kez kendi istediği şeyi yapmak istemişti: Hiç hesapta olmamasına rağmen Harry'le evlenmek.

Neden insanlar için kabullenmesi bu kadar zor olan bir şeyi istemişti? İçindeki sevgi eksikliği tamamlandığı için mi? Muhtemelen öyle. Lâkin bu olmuştu bir kere. Ona bağlanmıştı. Onunla evlenmişti. Her şey olup bitmişti işte. İmparator olarak başa geçmiş ve bu krallığı gücünde tutmaya devam etmişti. Göz önünde tutsalardı ya bunu... Neden bir arzusu gerçekleşti diye aptal bir hain ilân edilmek zorundaydı?

Evet, halkın korkularının farkındaydı. Sonuçta kendilerinden olmayan iki kişi yönetimdeydi ama Rona ve Pamir de en az Louis kadar yüksek mertebedeydi. Yalnızca Louis yönetimde olsa idi ve düşünüldüğü gibi hain olsaydı belki de bu topraklar çoktan silinmiş, halkın korkusu anlaşılmış olurdu. Ama işte, Rona ve Pamir'in de birer Hun olarak başta duruyor olması demek ki bazı insanlar için yeterli gelmiyor ve taşkınlık çıkıyordu. Louis halkının çıkarları için birçok şey yapmıştı. Tüm bunlara bakıldığında, Romalı sürgün edilmiş bir prensle evlendiği için evinin yakılıp yıkılmasını hak etmediğini düşünüyordu.

Evleri yakıldığı için iki gündür İmparatorun Harry için yaptırmış olduğu çadırda kalıyordu ikisi de. Louis mutsuzdu. Bir askeri yok yere öldürülmüştü. Evi yakılmıştı ve zamanının çoğunu büyük çadırda geçirerek insanları sorgulamıştı. Ancak yapanın kim olduğuna dair kimsede elle tutulur veya detay katılmış bir bilgi yoktu. Kimi sadece ateş gördüğünü söylüyordu, kimisi ise bedeninin tasvirini anlatıyordu ama hiçbiri birbiriyle uyumlu olmuyordu.

Harry, Irene'in evinde minik Edeco ile ilgilenirken gözlerinden ara ara yaş dökülüyordu. Mutlu olmak için bebekle ilgilenmek istemişti ama mümkünatı yoktu. Hem içindeki eşyalarla birlikte evi yanmış hem de eşinin yükü artmıştı.

Neyse ki Harry'nin bazı eşyaları önceden ayırılmış olan çadırındaydı da, onları kurtarabilmişti. Bazı koku şişeleri ve çeşitli kıyafetleri kurtulmuştu ama liri yanıp küle dönmüştü. Bunların yanı sıra, prenslik tacını da harap olmuş evin yıkıntıları arasından çıkarmayı başarmıştı. İnci kolyesini ise zaten hep koynunda taşıyordu ama sorun bunların kurtulup kurtulamaması değildi. Sorun, biri veya birilerinin İmparatora nefret beslemesi ve evini kolayca yakabilmesiydi.

"Lütfen yapmayın böyle," dedi Irene üzüntüyle. "En azından siz güçlü durun."

"Her şeyin... Her şeyin sorumlusu benim, Irene."

"Ah, bunu da nereden çıkardınız?"

"Biz evlenmemeliydik. Bunu- bunu ona söylemiştim. Defalarca hem de!" Hıçkırdı ve bebeği oyuncakları arasına bırakıp Irene'in verdiği mendille sildi gözlerini. "Ben onu hak etmiyorum. Ne güzel işte, Hunlardan biriyle evlenecekti ama geldi beni buldu! Şimdi ise insanlar utanmadan taşkınlık çıkarabiliyor."

Ağlayışı arttıkça Irene dayanamayıp sevgiyle ona sarıldı. Harry de yüzünü ona gömerek devam ediyordu ağlamaya.

"Böyle düşünmeyin. Kralımız hayatında ilk kez kendisi için bir şey yaptı."

"İlk kez mi?"

"Size ilk zamanlarda demiştim, hatırlasanıza? Kralımız hep halkı için uğraştı, evlenmedi, biz gelişelim diye çabaladı. Önce kendini sonra bizi korumak için hayata atıldı. O, hayatında ilk kez aşkı tattı. Hem de sizinle... Bunca yaptığı şeye karşılık ona verilmiş bir hediye gibiydiniz. Bu tâbir belki doğru olmadı lâkin başka bir şey de bulamıyorum. Onun için çok özelsiniz, o sizi çok seviyor ve tüm bunlara, siz olmadan göğüs germek eminim ki kralımızı çok yoracaktır."

Constantinople | Larry ✔حيث تعيش القصص. اكتشف الآن