XXI- Different Century

1.3K 165 480
                                    

Günler hızla geçiyordu. İlkbahar artık renkli çiçekler eşliğinde yüzünü göstermişti. Karlar erimiş, yerini ilkbahar yağmurları almıştı. Gündüzleri sıcak, akşamları ise serin oluyordu ve bahar her yerden kendini belli etmeyi başarıyordu. Baharın gelişi sebebiyle Hun topraklarında Nevruz Bayramı için kutlama hazırlıklarına bile başlanmıştı.

Bunun yanı sıra, Harry ve Louis'nin evliliği de kesinleşmişti. Mayıs ayında, ne sıcak ne soğuk günlerden birinde yapılacak ve on gün on bir gece boyunca şenlik havası süregelecekti.

Halk için bu alışılmadıktı, iki farklı soydan olan kişiler evlenecek ve yönetimde bulunacaktı. Elbette İmparator bu korkuları anlıyordu ama düşünüldüğü gibi biri olmadığını bilenler biliyordu ve kendisine inanan insanlarla bu yola çıkmıştı. Halkı için her şeyi yapabilecek biriydi ve bunu, her koşulda belli etmiş ve aynı şekilde davranmaya da devam edecekti. Sadece ileride de aynı kaldığını halkın anlaması için sabır gerekiyordu.

Harry ise Irene'le beraber çarşıyı dolanmaya çıkmıştı. Omzuna astığı bez bir çanta vardı ve yanından geçen birçok kişi şimdiden ona güler yüzleriyle selam veriyor, Harry'nin de hem şaşkınlık hem de gururla bu selamı karşılamalarına neden oluyordu.

İmparator'un eşi olmaya lâyık kişiye hürmet ediyordu çoğu insan. Louis'nin birkaç hafta önceki planı olmasa (büyük söylentiler yayılmıştı) ve muhafızları tarafından bunlar onaylanmasa insanların çoğunluğu şimdi ayaklanma çıkarırdı. Ancak bir yandan Harry'nin bir prens edasıyla sıcakkanlı, güler yüzlü ve ilgili davranışları da halkın gözüne çok farklı geliyordu.

"Heyecanlı mısınız?" diye sordu Irene tebessümle.

Harry alt dudağını ısırıp büyük gülüşünü durdurmaya çalıştı. "Hem de nasıl! Her zaman evlenmiyorum ne de olsa," diyerek genç anneyle gülüştü.

"Orası öyle, lâkin benim merakım buna değildi. Bir İmparator eşi olmak sizi heyecanlandırıyor mu diye sormuştum."

Harry umursamazca omuz silkti. Onun aklı fikri güzelliklerde iken bunca mala, mülke, bir makama kaymıyordu gözü. "Ben bir İmparatoru sevmedim, Louis'yi sevdim."

Irene anlayışla gülümsedi. "Kusura bakmayınız, benim düşüncesizliğim."

"Hayır hayır, hiç önemli değil. Anlıyorum elbette, Louis daha önce hiçbir evlilik yapmamıştı. Onun eşini ve hislerini merak etmek herkeste bulunabilir." Sonra eğildi ve genç annenin sırtına bağlanmış, artık yedi aylık olan Edeco'ya gülümsedi. "Değil mi Edeco?"

Edeco tombul, kırmızı yanaklarını gererek dişsiz ağzıyla gülümserken, zaten çekik olan koyu renkli gözleri iyice kısılmıştı. Yine yanakları kadar tombul elini ona uzatıp avucunu açıp kapadı ve Harry de memnuniyetle parmağını onun parmakları arasına yerleştirdi. Dilini bir içeri bir dışarı yapa yapa bebeksi sesler çıkarmaya başlayarak genç prensin kahkahasına neden oldu. Harry, Asya bebeklerine bayılıyordu.

"Evlilik için ne hazırlığı yapıyorsunuz?"

Harry şaşkınca ona baktı. "Ne gibi?"

Irene de onun bilgisizliği üzerine şaşkınca Harry'ye döndü. "Ne olacak? Evi yerleştirme, kıyafet alışverişi, belki yeni bir çadır... Ev kuruyorsunuz, isteğinize göre her işi önceden ayarlamanız gerekir."

"Ah... Bilmiyorum, hiç düşünmedim ki." Harry şu iki aydır başka çadırda kalıyordu. Kendi çadırı küçüktü, muhtemelen evlenince Louis'nin evine geçecekti. "Ama Louis'nin evi ve eşyaları var zaten, o bize yetiyor."

"Emin misiniz? Kendi isteğinize göre düzmek isterdiniz belki? Ya da ikinizin beğendiği şekilde de olabilir elbette."

Aslında Harry evlilikle ilgili hiçbir şeyi düşünmediğini fark etti. Onun gözünde evlilik, sevdiğin kişiyle yuvanı kurmak, özgürce beraber olabilmek demekti. Bu işlerde hiçbir tecrübesi ve bilgisi yoktu ki...

Constantinople | Larry ✔Where stories live. Discover now