IX- Narcissus Flower

2.2K 267 695
                                    

Harry üzerine bordo renkli elbisesini geçirip, bol gelen beli sebebiyle siyah kalın kuşağı belinin çevresine sardı, ucunu da kuşağın iç tarafına sıkıştırdı. Çenesine uzanan saçlarının kıvrımlarını parmaklarıyla açtı ve başını sağa sola sallayıp onları düzenlemiş oldu.

İki gün önce Louis'yle, daha önce buna imkân veremediği bir yakınlık içine girmişti. Louis'den uzak kalmak istemediğini ona itiraf ettiğinden bu yana sürekli Louis'den kaçmak istemişti. Elinde değildi; çekiniyordu.

Ancak Louis ona tüm anlayışı ile yaklaşıyor, Harry'yi daraltmak ve korkutmak istemediği için onun uzak duruşunu engellemiyordu. İstediği şey, onları birbirine iyice bağlayan güçlü ipin yavaş yavaş ikisini sarması idi. Acele edip Harry'de birtakım karmaşıklıklar oluşturmaktansa aralarındaki kuvvetli çekimi ona usul usul göstermek istiyordu.

Harry ne zaman ki kendisinden çekinmiyor, o zaman yemeklerde ona katılıyor ve sohbet ediyorlardı. Ama, tam olarak öyle olmasa da, bir nevî birbirine açılmış oldukları gecenin konusu hiç açılmıyordu. Harry de, Louis'nin anlayışına büyük bir minnet duyuyordu.

Kürkünü üzerine geçirdi ve ayakkabılarını da giyip evden çıktı. Fırtına etmeyen, sakin ve huzurlu bir esintiyle kar yağıyordu. Etraf, ovada kaldıkları için sessiz bir sesin içindeydi. Ayakları altındaki kar tabakasından gelen gıcırtılar, sessizliği bozan çocuk seslerine karışıyordu.

Irene'in çadırına gelince kenardaki tahtaya vurdu. İçeriden onay gelince de içeriye geçti. Deri ayakkabılarını çıkarıp kenara koyarken üşüyen avuçlarını birbirine sürtüyordu. Şimdiden yüzü pespembe olmuştu.

"Merhaba Irene." Kürkünü çıkarıp kenardaki sandığın üzerine koydu. Irene kalkmaya yeltenince elini sallayıp, "Otur otur," dedi. Irene de yerine kurulup önündeki un çuvalına döndü.

"Hoş geldiniz, sıcak bir şeyler ikram etmemi ister misiniz?"

Harry, bacaklarını yana kıvırarak, köşeye konmuş yer sedirine oturup, "Hayır," diye gülümsedi. "Sen ne yapıyorsun?"

"Ekmek yapıyordum."

Harry anlayışla başını salladı. Evde sıkıldığı için son zamanlarda Irene'in yanına geliyor ve onun nasıl yemek yaptığını izliyordu. Böylece hem yeni arkadaşıyla sohbet edip sıkılmamış oluyor hem de yeni bir şeyler öğrenebiliyordu.

Evde bir kadın daha vardı, Irene'e yardım ediyordu. Ancak Harry onu tanımıyordu. Genç kadınla tesadüfî eseri göz göze gelince, kadının gözlerinde gördüğü meraklı bakışlara tebessüm etmekle yetindi.

Genç kadın, "Merhaba," diyerek bir konuşma başlattı. "Benim adım Serel, siz de sanırım son zamanlarda kralımızın yanında kalan kişisiniz."

"Evet."

"Adınızı çok duyduk, sizi görmek istiyordum," dedi tebessümle. Yüz yapısı yumuşaktı. Bakışlarındaki canlı parıltı, genç kadında özgüven duygusunun yüzüne yansımış halini gösteriyor gibiydi. Buğday teni üzerinde parıldayan uzun siyah kirpikleri ve toprak karası gözleriyle çok güzel görünüyordu. Ördüğü siyah saçları bir şerit halinde beline iniyordu.

"İlgin için teşekkür ederim, Serel."

Serel, Irene'e dönüp avuç dolusu un aldı ve tahtadan yapılmış küçük kovanın içine attı. Sonra su aldı ve una yavaş yavaş dökmeye başladı. Irene de bu harcı karıştırmaya çalışıyordu.

Bu sırada Harry, yatakta bir hareketlilik ve mızıldanma işitti. Sesin sahibi Irene'in tek bebeği Edeco'ya aitti. Küçük bebek ağlamayla karışık bir inilti bıraktı, kundaktaki minik elleri sağa sola oynuyor ve tanıdık bir kucak arıyordu.

Constantinople | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin