-34-

330 18 1
                                    

Dışarıya çıkarken konuşmamı devam ettirdim.Sinirimi kusmam gerekiyordu ''Hayatımdan çık! Düşmanlarımla iş birlik yapıcaksan da bana yaklaşma! Yoksa bende aynı şeyi yaparım.Emin ol ki yenen taraf ben ,biz oluruz! Canımı sıkıyorsun Baha ! Hayatımdan defol git ! ''

Peşimden geliyordu.Hışımla ona döndüm.

''Hayatıma girdiğinden beri,hiç birşey yolunda gitmiyor.'' diye bağırdım.

Nefessiz kalmış gibi hissettiğim için derin bir nefes alıp devam ettim ''Eğer amacın hayatımda izlenimler bırakmassa,başardın.Bedenimde senin yüzünden baya bir izlenim var.Ama onlar bir leke ! -Onu gösterdim- Senin gibi bir leke ! Kaynağını yok ettiğimde ,onlarda yok olucak!''

Kapıyı açıp dışarıya çıktım.O sırada arkamdan söylediği sözlerle yerimde durdum.

''Doğum lekeleri çıkıcı değildir.''

Yüzümü ukala bir yüz ifadesi takıntım .Ona son kez ukalaca baktıktan sonra ,Tonguç'un kaldığı yere doğru ilerledim.

Tahta kapıyı o kadar sert vuruyordum ki,sanki tüm hıncımı ondan çıkartmak istiyormuş gibi.

Baha'ya söylediğim sözler aklıma geliyor.O sözlerle beraber her akşam beni uyutmayan lanet olası kabuslarla karışıyordu.

Baha'ya beslediğim kini kimseye beslemiyordum.O'na nefret ettiğim kadar ondan nefret etmiyordum.Ama Baha'nın duyguları tam tersiydi.

Eğer o düşündüğüm şeyleri,duyguları barındırıyorsa,çok yanlış kişi için barındırıyordu.

Ben susuz büyümüş bir çiçektim.Ben doğal yaşamımda değilde,hayvanat bahçesinde yaşayan bir hayvandım.Ben okyanuslar yerine havuzda yaşayan bir yunustum.

Ben sevgisiz ,kalpsizdim.

Yaşadıklarım beni hem olgunlaştırmış.Hem de kalpsizleştirmişti.

Ben acıdan hoşlanırken,beni seven adam sevgiden hoşlanması daha da ilginçti.

Aşk bana göre iğrenç bir şey.

Benim gibi duygusuzun karşı tarafa vericek bir kalbi bile yokken,karşı taraf bana bütün kalbini açmıştı.

Tonguç'un kapıyı açmasıyla,kafamı iki yana sallayp.Bütün o aşklı-beşkli düşüncelerden kurtuldum.

''Tonguç beni eve bırakır mısın ?'' dedim.Sesimde yalvaran bir ton vardı.Galiba bu ton ,karnımın çok pis ağrımasından oluşuyordu.

''Ne oldu ki ?'' diye sordu.

''Kızsal şeyler...Eve gitmek istiyorum ... lütfen.''

İki parmağıyla burnumu sıktı.Gülerek ''Bu kadar yalvarmana gerek yoktu.Sen iste yeter ki '' Elini burnumdan çektikten sonra ''Anahtarları alıp ,geliyorum.'' dedi.

Tam arkasını dönmüş gidiyordu ki ,arkamdan gelen sesle bana döndü.''Gerek yok ben bırakırım.''

Bende arkamı döndüm.Gözleri beni görmezden geliyordu.Tonguç'a odaklanmıştı.Kaşlarımı çattım ''Hayır ,gerek yok.'' dedi Tonguç

O sırada içimde ki güzel ,yapıcağımda sevineceğim hisleri daha da içime attım.Çünkü o buz mavisi gözlere parmak atmak ne kadar da güzel olsa,zamanı değildi.

Özgüven Patlaması #Wattys2016Where stories live. Discover now