3. Bölüm: "Kimse beni aslen tanımıyor."

Start from the beginning
                                    

Ben neler yaşamıştım da atlatmıştım. Neler yaşayıp değişmiştim…

Kilidi çevirip kabinden çıkarken gülüşme sesleri kesildi. Tuvalette bulunan iki kafa da bana dönerken yüzümün olağanüstü bir şekilde korkunç göründüğünü varsayıp gülümsedim.

Çıt çıkarmadan beni izliyorlardı. “Ne o, konuşmayacak mısınız?” diye sordum. Kafamı eğip onlara yandan bir bakış attım. “Sohbet etmeyi severim.” Dedim alaycı sesimle.

Karşımdaki iki kumral kız da aynı anda yutkunup birbirlerine baktıklarında, “Korkunç mu gözüküyorum?” deyip aynaya, onların yanına doğru birkaç adım attım. Ellerimle yüzümü tutup aynada kendime bakarken yanımda bulunan kızlar birkaç santim uzağıma kaydılar. “Her zamanki halim.” Dedim boş ver dercesine elimi sallarken.

Daha sonra birbirlerine bakıp işaret verdiler ve aynı anda koşarcasına tuvaletten kaçtılar. Gülümseyen suratımı asıp aynaya baktım. Akmış göz makyajıma ve akmış beyaz pudraya. Gözyaşları gözümden süzülürken izini bırakmış ve asıl ten rengimi açığa çıkarmıştı. Dudağımdaki bordo rujun dağılmamasına sevinerek, makyajımı silmeden dışarı çıktım.

Eğlence bitmiş olacak ki herkes sınıflarına giriyordu. Beni görenler ise arkadaşını dürtüp parmaklarıyla beni gösteriyordu.

Çantamın kayışını sıkarken dış kapıya doğru yol aldım. Yağmur veya Alp’e rastlamak istemiyordum. Onlarla konuşmak da…

Kapıdan çıkarken son bir kez fotoğrafıma bakmak için yüzümü döndürdüğümde birine çarpmam bir olmuştu. Kafamı anında çarptığım kişiye çevirdiğimde bana kaşlarını çatarak bakan Eray’ı gördüm. Suratımın her bir noktasına bakarken çekilip buradan bir an önce gitmek istedim. Kafamı çevirip onun bakışlarından kaçarken, “Çekil.” Dedim zayıf sesimle. Sesimi duyunca hemen boğazımı temizledim. Çekilmeyince bu sefer daha güçlü bir şekilde, “Çekil dedim."

"Gidiyor musun?" dedi alayla. Gözlerim iznim olmadan onun suratına kayarken yüzümdeki üzgün ifadeyi bozmaya çalıştım.

Güçlü gözükmeliyim.

"Burası fazla sıkıcı olmaya başladı." dedim bıkmış sesimle.

Kafasını sağa sola sallarken güldü. "Niye ki, sayende bugün çok eğlendik."

Suratına tükürmek istediğimi fark ettim. Gülen ağzını kırmak ve erkekliğinden tavana asmak...

O zaman daha çok eğleneceğime emindim.

"Siz kendi kendinize eğlenin." dedim. Daha sonra arkama bakmadan kaçarken kapüşonumu kafama geçirdim. Okulun güvenliği arkamdan bağırsa da onu dinlemedim ve koşmaya başladım. Burada kalırsam sıkıntıdan ölürdüm. Belki de bir cinayet falan işler ve hak ettiğim yere giderdim.

Önce hapishaneye, sonra da cehenneme.

Yeteri kadar uzaklaştığımı hissedip durdum. Etrafıma bakarken bilmediğim bu şehrin neresinde olduğumu sordum kendime. Tabii cevap yoktu. Etrafıma bakınıp sokak ismine baktım.

Telefonumu çıkarıp önceden kaydetmiş olduğum bizim taksi durağının numarasına tıklayıp aradım. Telefona çıkan yaşlı sese bulunduğum yeri söyleyip bir taksi göndermesini istedim.

Allahtan yanıma fazladan para almıştım ve taksiye yetecek kadar param vardı. Binmekten hoşlanmadığım taksiyi kendi isteğimle çağıracağım aklıma gelmezdi.  Taksiyi beklerken ayakta mal gibi dikilmek istemediğimi fark edip yol kenarına geçtim. Kaldırıma otururken karşımdaki boş yola baktım. Bu saatlerde dolu olması gereken yol boştu ve bu beni şaşırtmıştı. Yüzümü ellerime dayarken ofladım. Ne kadar iğrenç bir Salı günüydü. Senenin başlangıcı böyleyse sonunu düşünmek bile istemiyordum. yaşayacak olan bendim, bunun farkındaydım ama bu iğrenç günleri yaşamadan atlamak istiyordum. Direkt üniversiteye geçip her şeyden kaçmak istiyordum. Beni kimsenin tanımadığı bir yere taşınmak en büyük hayallerimden biri olmuştu şu son iki yıldır.

Kayıp DudaklarWhere stories live. Discover now