0.13: Presyum

249 33 216
                                    

Selam :)

Bugün benim doğum günüm, yetiştirebildiğim için mutluyum. Bu bölümün yarısını deniz kenarında yıldızlar altında yazdım. Telefondan yazdım, şimdiden hatalar için üzgünüm. Bilgisayara geçebildiğimde düzeltirim.😊

Sarah J Maas alıntısı bırakıyorum: "Dinleyen yıldızlara ve gerçekleşen hayallere..."

Gerçekleşmesini istediğim her bir dileğe...

İyi okumalar!

------

------

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

------

Başımdaki ağır kaskı çıkardım. Güçlü makyajımın üstünde kasktan kalma bir iz olduğuna emindim.

"Gayet iyi görünüyorsun Aksoy." Adam'ı duymazdan geldim, bu kıyafetlerle ve makyajla pek tabii iyi görünüyordum. Sorunum onunla değildi, kusmak üzereydim.

"Hadi ama, bir tahliye uçağının tepesinde koca bir uzaylı ordusuna tek başına diklenebiliyorsun ama motosiklete bindin diye bu hale mi geliyorsun?"

Bunu söyleyen ve beni az önce motora bindirmek zorunda kalmış olan Darrell'e öyle bir bakış attım ki durumuma eğlenmesi yarıda kesildi.

"Orada tek değildim." dedim sadece.

Altın Yirmiden biriydim. Orada eleksiyo tutan kolum vücuduma çelikle sarılmış sonra adeta bir hayvanmışım gibi arenanın ortasına atılıp pek çok beklenmeyen koşula karşı dayanıklılığım ölçülmüştü. Ama tek bir konuda asla bizi hazırlamamışlardı: ulaşım için araç kullanımı. Otomatik pilot son otuz yıldır güncel bir şekilde hayatımızda olduğu için olsa gerek, bu eğitimi vakit kaybı olarak görüyorlardı. Pilot olmak isteyenler zaten WDA kara subaylarından çok daha önce farklı bir yol ayrımına giriyordu. Karadaki ulaşım araçlarını kullanan kişi olmaya dair oldukça fazla soru işaretim bir o kadar fazla da önyargım vardı.

"En başta hoşuna gitmişti ama." Gözlerimi devirdim ve üzerimdeki kevlar montu çıkarıp kaskla beraber motosikletin üstüne koydum.

Yolculuk ilk başta gerçekten güzeldi. Darrell motosikletler için ayrılmış olan yolda hızla sürmüştü, bunu yapmayı sevdiği belliydi. Onun arkasında oturan ve ona sımsıkı tutunmak zorunda kalmış olan bense yapabildiğim kadarıyla etrafı izlemeye çalışmıştım. Özellikle katmanlı caddelerde üst kattan gittiğimiz için yukarıdan manzara oldukça hoştu. Aşağıda koşuşturan insanlar uçuşan bir sürü renkli benekten farksızdı, aralarından sevdiğim renkleri hoşuma giderek izlemiştim. Ama bir süre sonra dijital ışıklar birbirine karışmış, görüşüm bulanıklaşmıştı; reklamlar ve ışıltılı insanlar birbirine girmişti. Bunun üzerine saptığımız ekonomik seviyesi düşük olduğu her halinden belli olan sokak öyle ağır lağım kokuyordu ki midem bulanmaya başlamıştı. Gözlerimi ufuğa diktiğimde karanlık gökyüzü ya da boşluk yerine reklamların eşlik ettiği bir yıldız sergisi yayınlanıyordu yüksek duvarlarda. 

KOZATahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon