0.5: Geceden Doğan Gün

355 67 208
                                    

Selam :)

----

Yıldızlara selam olsun sevgili okurlar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yıldızlara selam olsun sevgili okurlar...

İyi okumalar!

----

Uçağımız 63 numaralı üsse indiğinde geldiğimiz yer ile saat farkından dolayı burada gece bitmek üzereydi, birazdan gün doğacaktı.

Gece pek çok eski mitolojide yıkımı sembolize etmişti. Gece tanrıçasının yıkıma sebep olacakları doğurduğu inanışı bu sembolizasyonu destekliyordu. Ama olumlama yönünde de mitolojilerde sevdiğim bir ayrıntı vardı. Nyx yani gece, kaostan gelen karanlık olarak tasvir edilen Erebos ile birleşerek Hemera ve Aether'i yani günü ve gökyüzünün en yüksek noktasını doğuruyordu. Dünyanın kendi eksenindeki dönüşünü onlar anne ve kız olarak simgelemişti.

Yani benim için yıkım, başlangıcın tohumuydu. Yıkım bana en sevdiklerimi, dostlarımı getirmişti. Yıldızlarda bana kendimi bulduran adamı getirmişti. O adam bana gökyüzünde daha derinlere dalmayı öğreterek en yükseğe çıkarmış, her günüme anlam yüklememde yardımcı olmuştu.

Gecenin karanlığı, yıldızların selamladığı gündüzün aydınlığına gebeydi. Ve artık gece her günü doğurduğunda ufukta benim yalnız gölgem yükseliyordu.

Şu an yıkım zihnime egemen olan tek kavramdı. Etrafında daireler çizerek bulunduğum ana odaklanmayı iyice imkansızlaştırıyordum. Düşüncelerimin dolaştığı çorak topraklar, hatıraların kurumuş pullanmış yüzeyleriyle etrafımı sarıyor beni kapana kıstırıyordu.

En son yıkıntılarından sapasağlam ve en güzel dostlarımla çıktığım yer şu an yeniden inşa edilmiş halde kudretli bir şekilde karşımdaydı. Ve ben bu, ruhuma hem tanıdık bir esinti veren hem de son derece yabancı yapı karşısında yapayalnızdım.

Uçaktan inerken yardımcı olmak için elini uzatan Lee az önce kafamdan geçen son cümleye ironik bir tokat atmıştı. Pekala, fiziken yalnız değildim. Kendini her türlü insan darbesinden korumak için etrafına granitten duvar ören kalbim yalnızdı. Artık banyo duvarından farksız kalbime giden tek yolun intikamın ağır gülleleri olmasına karar vermiştim.

Tuhaf tesadüfün verdiği ilginç histen midir bilmiyordum ama uçaktan en son inen ben olmuştum ekipte. Uçakta sistemin nasıl gideceğini anlatmıştı Darrell. Kendisi tepe noktadaydı. Bizi teste soktukları gün arkasında gördüğüm altı kişi ise ikinci basamağı oluşturuyordu ve bu ikinci basamak iki ekibe ayrılacaktı. Biz seçilen tek on kişi değildik. Bizimkinin tıpa tıp aynısı, başka bir arenada da aynı anda oynanmış bir on kişi daha seçilmişti. Yani Darrell her ihtimale karşı iki tane özel tim oluşturmuş, böylelikle herhangi bir kayba karşı işini sağlama almıştı.

Bu getirisi de götürüsü de çok fazla bir stratejiydi. Evet, uzun vadeli bir plan ise bu epey iyi olabilirdi. Ama hemen bir hafta sonra bir yerde saldırı olduğunu varsaydığım anda ortaya çıkan pürüzler ortadaydı. Çok kalabalık olduğumuz ve birbirimizi tanımadığımız için senkronizasyonu sağlamamız çok zor olacaktı. Herkes Lee gibi uyumlu değildi. Dünya sirkten farksız bir yerdi. İnsanlık olarak Homo Sapiens adı altında tek bir tür olarak tanımlandırılmış olsak da her insan ayrı bir yaratıkmış gibi farklıydı ötekinden.

KOZAWhere stories live. Discover now