0.2: Hayatta Kalan

469 83 345
                                    

Selam :)

Leman-__- doğum günün kutlu olsun 💜Hayallerinin her daim gerçek olması dileğiyle mutlu yıllar🎈

İyi okumalar!

----

Yıldızlar arasındaki yerim mi?

Gökyüzünde, yani o büyük düzen dediği yerde...

Hayaliyle bile ürpermiştim. Etkilenmiştim de. Lakin gerçek dünyaya dönmem çok da uzun sürmemişti. Ben yetim kendi halinde bir çocuktum. Bunu kendimi acındırmak için söylemiyordum. Gerçek buydu. Dünya kocamandı. Bestialar her yerdeydi. Kötü insanlar da öyle... Ve benim arkamı kollayacak tek bir kişi bile yoktu. Kimsem yoktu.

WDA yüzünden yoktu.

Ege'ye çevirmiştim gözlerimi hemen. Biraz da sinirlenmiştim o zamanlar. Sonuçta beni güzel hayallerle kandırıp sonra gerçek dünyaya salıverecekti. Tıpkı her gece kendime yaptığım gibi... Acımasızca inandırmaya çalışacaktı.

"Sen ne zannediyorsun beni? Aptal mı?" diye çıkışmıştım ona. Bal rengi gözleri şaşkınlıkla açılmıştı çünkü onu beklemediği yerden vurmuştum.

"Ne?"

"Ne dediğimi duydun işte! Aptal değilim ben. Yıldızların arasındaki yerimmiş... Yıldızların yanında bir toz zerresi bile olmadığımı biliyorum. Babamla hep..." derken duraksamıştım. Gözlerim dolmuştu. Neden böyle oldu ki diye düşünmüştüm. Ben o günlerden beri ağlamamıştım, gözyaşı dökemiyordum. Gözlerimi kırpıştırarak yaşları dağıtmıştım. Ama Ege bunu fark etmişti.

"Babanla hep?"

Cevap verirsem sesim çatlar mıydı? Riske atmamıştım o an. Sadece başımı anlatmayacağım anlamında iki yana sallamıştım. Yüzünde buruk bir gülümseme belirmişti. Niye hep anlayışla gülümsüyordu bana? Ege WDA'dandı. Anlayış onun kişilik sözlüğünde yer almamalıydı. Anlayamazdı neler yaşadığımı. O zamanlar öyle düşünüyordum.

"Bak ufaklık... Sana Bet desem olur mu?" diye başlamıştı. Omuz silkmiştim. Benim için fark etmezdi. "Ne yaşadın bilmiyorum. Ama bunun seni bir on yaş büyüttüğünü görebiliyorum. Kimseye anlattın mı daha önce?"

Sesimin beni ele vermesinden korkarak başımı hayır anlamında sallamıştım. Ege de gözlerimin içine daha rahat bakabilmek adına yüzüme düşen saçları geriye doğru itmişti.

"Bet, şu an anlatacağın her şeyi yargılamadan dinleyeceğim ve bunlardan bir daha bahsetmeyeceğiz. Kimseye. Bir kez olsun kalbindeki yükü tek başına taşıma, yardım edeyim. Ne dersin ufaklık?"

Kalbimdeki yükü cidden görebiliyor muydu? Yoksa bunlar sadece ona güvenmem için bir oyun muydu? O an umurumda olmamıştı. Birine güvenme kararı almak saliselik bir işti, çoğu zaman nedene ihtiyaç duymuyordunuz. Çünkü bir nokta geliyordu, kendinize dahi yetemiyordunuz. İçinde bulunduğunuz ana ayak uydurup bir kez olsun yaslanabileceğiniz bir duvar buluyordunuz. Üzerinize yıkılma riskini göze alarak... Ben de kendimi o ana kaptırıp bir kez olsun içimdeki dinmeyen öfkeyi benden başka biri hissetsin istemiştim. Ben en ufak bir alakamın olmadığı pek çok olay yüzünden ateşe verilmiştim. Yalnızca bir kere olsun biri daha bu yanmayı hissetsin istemiştim. Gözümü çatıdaki gece karanlığında koyu, kül rengi görünen kiremitlere dikmiştim konuşmaya başladığımda.

"Babamla teleskopla yıldızlara bakardık. Her pazar. Bestiaları izleme odasının boş olduğu tek saat olan on ve on bir arasında. Kaçak girerdik binaya. Ufku izleyen merceği yıldızlara çevirirdi. Ne biliyorsa anlatırdı. Çoğu zaman kendi kendine bir hikaye uydururdu. Hikaye uydurmakta çok iyiydi." Ege ile aramızda bıraktığım o iki karışın artık olmadığını, başımı arkaya atmaya çalıştığım an onun göğsü ile karşılaştığımda anlamıştım. Bu his... Tuhaftı. Onun tepkisine de bakmak istiyordum ama kül gibi görünen kiremitleri izlemeye devam etmek daha güvenli hissettirmişti. Bu duygulara anlam veremeyince devam etmiştim.

KOZAWhere stories live. Discover now