☠ Bölüm-36 ☠

272 28 42
                                    


Jimin

Bütün zaman durmuştu sanki. Kılıçlar kınlarına girmiş, çığlıklar kesilmiş, denizler kurumuştu. Sona geldiğimizi sanmıştık. Başladığım kraliyet görevini korsanlık ile noktalamak yerine, en yakın arkadaşımın ölü bedeni ile noktalıyordum. Jungkook, içinde sıcacık olan kanı kalbinde oluşan yara sayesinde engel olamayarak akıyordu. Hissettiğim neydi peki? Çünkü gözlerim yerde hareketsiz beden takılıydı ve çivi gibi olduğum yere sabitlenmiştim. Korktum mu? Öfkeli miydim? Üzgündüm ama neye? Kardeşimin ölmesine mi yoksa zalim ve eli kanlı birinin kazanmasına mı? Neden hiçbir soruyu cevaplayamıyordum.

Yoongi'nin gülümseyeceğini hatta zaferlerle dolu kahkahalar atacağını düşünmüştüm. Ama düşündüğüm aksine acı ile bakıyordu Jungkook'a. Tıpkı hepimiz baktığı gibi. Lisa gözyaşlarıyla bana sarılıyor, Kaptan Namjoon dizleri üzerine çöküyor, Jin yerinden tıpkı benim gibi kıpırdayamıyor, Hoseok korkmasına rağmen Jungkook'un yanına giderek yanına çöküyor, Rosé Kaptan V'nin göğsüne yaslanarak ağlıyordu. Bu sırada da Jisoo, bayılmamak için kendini tutan Jennie'ye güç oluyordu.

"Benimle baş edemeyeceğinizi anlamanız için illa bu olması gerekmezdi." dedi Yoongi.

Diğerlerini bilmem ama ben gözlerimi Jungkook'dan alamıyordum. Ve de tahta zeminden süzülen kanından.

"Bunun olmasını siz istediniz! Karışmayacaktınız!" diyerek Yoongi bütün olup biteni bizim üzerimize yıkmaya çalıştı.

Belimde hissettiğim hareketlilik beni kendime getirirken, Lisa'nın kılıcımı aldığını anlamış oldum. Gözleri yaşlı bir şekilde kılıcını Yoongi'ye doğrulttu. 

"Sen hala o tahta oturabileceğini mi sanıyorsun?" diye sordu. "Bu odadan sağ çıkamayacaksın Yoongi." dedi büyük bir öfkeyle.

Diğer korsanlarımızda ona katılırken Yoongi gülümseyerek konuştu. "Üzgünüm. Ama bu saatten sonra kılıçlarınız bir halta yaramayacak." dedi. Buna anlam veremeyen bizlere daha açık konuştu. "Jungkook öldüğüne göre tahtın tek varisi de benim."

"Yani?" diye sordu Kaptan Namjoon.

"Yani, lanetlerinizden artık kurtulamazsınız. Korsanlıklarınız bitti. Sadece birer et parçasısınız o kadar."

Gözlerdeki endişe büyürken, Rosé'nin inlemesi ve nefes almaya çalışması ona bakmamıza neden oldu. Kaptan V'ye tutunurken gözlerimizin önünde denizkızına dönüşüyor olması da bizi korkutmuştu.

"Hayır!" dedi Kaptan V inanmak istemeyerek. Rosé artık bir denizkızı olarak yaşayacaktı.

"Jisoo bir şey yap! Burada su yok! diyerek Lisa'nın yardım haykırışına Jisoo pişmanlık yaşları ile cevap verdi. "Çok üzgünüm." dedi ve başını eğerek gözyaşlarını sakladı.

Denizkızına dönüşen Rosé, Kaptan V'nin kolları arasında can çekişiyordu. Kaptan V onu suya ulaştırana kadar yine ölürdü. Bu yüzden tek yapabildiği arasında kollarının arasındaki kızın yaşaması için imkansızı istemekti.

Ama...

Belkide imkansız değildi.

Jungkook'un kanlı avucunun içerisinde duran madalyonu gördüm ve hemen ona doğru eğilerek madalyonu elinden aldım. Üzerinde Jungkook'un kanı olan madalyonu avucumda sıkı sıkı tuttum ve sandığa doğru koştum. Ancak Omzuma sıkıca yapışan Yoongi'nin eli beni adeta olduğum yere sabitlemişti.

"Bunu yapmayacaksın. Bu yüzden onu bana ver." dedi. Ona tek yaptığım gülmek oldu. Ama o bunu ciddiye almadığım için beni sertçe yere ittirdiğinde gözlerim kararmıştı.

The Pirates Of The BANGTAN // BANGTANPİNKTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon