☠ Bölüm-31 ☠

287 30 4
                                    

İyi Okumalar Canlarım

Hızlı yazdığım için yazım hatalarından dolayı kusura bakmayın 😁


Jimin

"Sana gerçekten inanamıyorum! Koskoca sarayda başka bir çıkış yok muydu? Şu hale bak! Resmen çöplüklerde gezindik!" dedim ve üzerimde sadece kılçığı kalan balığı yere attım.

"Ah söylenmeyi bırak! Seni kurtardığıma şükretmiyorsun, ama bunun için beni azarlıyorsun. Ben olmasaydım o baban olacak su aygırı seni çoktan öldürmüştü."

Kaptan V benim kurtardıktan sonra sarayın çöp odasındaki minik penceren kaçmıştık. Aslında önce gidip Yoongi'nin gırtlağına yapışmak istedik. Ancak bu riskli. Şu an limana doğru giden Jungkook'u yakalamalı ve onu bu aldığı karardan geri çevirmemiz gerekiyordu.

"Tamam özür dilerim." dedim sakince. "Sadece gergin ve biraz da şaşkınım." dedim içimdeki duyguları açıkça söyleyerek.

"Babanı öldürdüğüm için bana kızdın mı?" diye sordu. Ona baktığımda gerçekten bunun cevabını merak ediyor gibiydi. Yoksa Kaptan V yaptığından pişmanlık mı duyuyordu?

"Hayır. Sadece sana kalmasını istemedim." dediğimde güldü. "Babanı öldürmeye layık biri değil miyim?" diye sordu.

"O anlamda söylemedim. Onu kendim gebertmek istiyordum."

"Bunun acısını Yoongi'den çıkar."

"Ah! İnan bana ondan fazlasını çıkaracağım. Ama önce Jungkook'u bulmalıyız."

"Bulmamıza gerek kalmadı sanırım." dedi Kaptan V. 

Onun baktığı yere baktığımda, bizden biraz uzakta olduğunu ve kavrulan güneşin üzerine tamamen değdiğini, yerde bir ölü gibi yattığını gördüm. O gerçekten iyi değildi.

"Ah hayır! Jungkook!" diye bağırdım ve ona doğru koşmaya başladım. Benim peşimden Kaptan V'de geliyordu.

Onun yanına varana kadar aklımdan tek geçen şey ölümüydü. Belki de Yoongi onu serbest bırakmadı. Ona böyle bir söz verip sonra onu öldürüp... Buraya...

Hikaye uydurma sırası değil Jimin.

"Jungkook! Uyan Jungkook!" dedim ve onu kendime çevirdim. Yüzüstü yattığı için onu görme ihtimalim zordu. O berbat haldeydi. Saçları, teni, elleri bile artık morarmış. 

"KAHRETSİN JUNGKOOK! UYAN LÜTFEN!" diyerek bağırdım. Bu sefer göz kapaklarını hafifçe kırpıştırdı. 

Gözleriyle birlikte ağızı da açılmıştı. Gözlerinin rengi bile kendi canlılığını kaybetmişti. Onun yerine göz bebeklerini bile örtecek kadar bir griye dönüşmüş. Konuşmak için ağzını aralıyor ama sesini çıkaramıyordu.

"Ne olmuş böyle?" diye sordum telaşla Kaptan V'ye. "Görmüyor musun? Dudakları kupkuru." dedi ve elini arkasına götürdü. Ve çıkardığı şey bir içki matarasıydı.

"Şimdi bunun sırası mı?" diye sorduğumda o çoktan Jungkook'un kafasını tuttu ve dudaklarına matarayı götürdü. "Korkma, bu viski değil. İçine bilerek su koydum."

"Bilerek mi?"

"Jimin ölüyor. Nedeni de muhtemelen şu kollarında bağlı olan iğneli kelepçelerdir."

O hala suyu içirmeye devam ederken ben Jungkook'un bileklerindeki kelepçeyi çözüp çözmemek konusunda tereddüt yaşıyordum. Bu şeyler gerçekten tehlikeli görünüyordu. Ancak çıkması lazım. Ölecek!

The Pirates Of The BANGTAN // BANGTANPİNKWhere stories live. Discover now