☠ Bölüm-34 ☠

284 36 29
                                    

İyi Okumalar Canlarım :D


Jimin

Kaptan V demir ızgarayı kaldırdığında sırayla girdiğimiz tünelden çıktık ve en sonunda tekrar sarayın zeminine ayak basmıştık. Etrafa bakındığımda hiç kimseyi göremedim. Zaten burayı görmekte çok zordu. Burası fıçılarla doluydu ve çok kasvetli bir havası vardı. Şimdi bir an önce kızları bulmamız lazımdı. Bundan sonrası umurumda değildi. O Yoongi'ye direk kılıcımı saplayacağım.

"Burası neresi?" diye sordum Kaptan V'ye. O da etrafı iyice inceledikten sonra bana dönerek sorumu yanıtladı. "Sarayın alkol deposu. Tüm bu fıçıların içerisinde birbirinden farklı alkoller var." dediğinde bir kaşım havaya kalkmıştı.

"Sen sarayı iyi biliyorsun galiba?" dedim dalga geçerek çıkan sesimle. Ama o oldukça büyük bir ciddiyetle konuştu. "Bak Jimin! Jeju'ya gelen korsanlar saraya ve krala uğramadan gitmezler. İlk hazinenin bir kısmını versen bile her geldiğinde krala ikramlarla gelirsin. Kral'da bunun karşılığında bir geceyi sarayda geçirmene izin verir. Her ne kadar Yoongi tarafından bu izin verilip sinirime dokunsa da yine kabul ettim. Ve tembel bir tavuk gibi yatmak yerine, sarayı keşfettim."

Güldü. "Hatta buradan bir fıçı rom bile kaçırdım." dedi marifetmiş gibi. Ama söz konusu acımasız kralımız olunca bence de pek bir sakıncası yok. 

"Anladım." dedim ve tekrar bakışlarımı etrafta gezdirdim. "Ve benim burada kalma iznim hiçbir ikram olmadan babam tarafından gaddarca öldürülmem için oldu. Vay be!"

"Aslında ona bir çeşit ikram verdin. Yani Lisa ile ilgili." dediğinde hışımla ona öfkeli gözlerle baktım. "Ne? Onunla evlendiğin için sana altın tepsisinde pirinç şarabı vermesini beklemiyordun herhalde." dedi.

"Umurumda değil. Şu an tek istediğim kızları bulmak. Ardından Yoongi'yi paramparça etmek. Belkide ilk defa kılıcımı kanla temizlemek istiyorum. Çünkü o--"

Lafıma engel olan şey sağ tarafımızda duran fıçının hareket etmesiydi. İkimizde şaşkınlıkla ve irkilerek doğru gördüğümüzden emin olmak için fıçıya bakıyorduk. Saniyeler içinde yine hafifçe sallandığında Kaptan V boğazından yükselen bir hırıltı ve yüzüne yerleştirdiği sert bakış ile belinden kılıcını çıkarttı. Bende onun gibi hazır olduktan sonra temkinli adımlar ile fıçıya doğru adımladık.

Fıçı tekrar hareket ettiğinde ikimizde birbirimize baktık. Kaptan V devirmemiz gerektiğini belirten bir ifade ile baktığında bende başımı olumlu anlamda salladım. Birkaç adım geri çekildik ve Kaptan V ayağı ile fıçıya tekme atarak sertçe yere düşmesini sağladığında fıçının kapağı açıldı ve içerisinden içki ile birlikte bir kafa dışarıya savrulmuştu. 

"Berrak kuzey pınarlar adına!" dedi Kaptan V hayretler içerisindeki o yüze bakarak. Ve benimle beraber ona yardım etmek için eğildi. "Kaptan Namjoon!" dedim ve onu fıçının içerisinden çıkardık.

Lanet olsun ağzı kapalı ve elleri, ayakları bağlıydı. Onu fıçıdan çıkarttığımız gibi hemen önümüzde bulunan küçük kutunun üzerine oturtturduk. Ben hemen ağzındaki kalın bezi çözerken, Kaptan V'de elleri ile ayaklarını serbest bırakıyordu. Bezi ağzından çektiğim anda derin nefesler almaya başladı.

"İyi misin?" diye sordum endişeyle. Kaptan Namjoon birkaç kere öksürdü ve nefesini düzenledikten sonra cevap verdi.

"Hala Tanrı'nın üzerimde biraz da olsa merhameti varmış." Bizi süzdü. "Sizi bana gönderdi." dedi ve yutkundu. "Orada daha ne kadar kalabilirdim bilmiyorum. İçindeki alkol zehirliydi. İçmesem bile kokusu sonum olacaktı." dedi. Biz yine şaşkınlığa bürünürken Yoongi'ye olan öfkemiz bir kez daha artmıştı.

The Pirates Of The BANGTAN // BANGTANPİNKDonde viven las historias. Descúbrelo ahora