☠ Bölüm-17 ☠

398 44 53
                                    

İyi Okumalar Canlarım  :D


Jimin

Başımızdaki kara bulutların olmasından dolayı, gri gökyüzüne sahip bir sabah ile uyanmıştık. Lisa ve ben üstümüzü giyiniyorduk. Ben gömleğimin son iki düğmesini iliklerken, o da kendi gömleği üzerindeki deri korsenin düğmelerini ilikliyordu. Bu aşaması içerisinde ikimizde hiç konuşmamıştık. Verdiği cevaptan pişman mıydı, değil miydi bilmiyorum? Ama ikimizde pek mutlu değildik.

Aynanın karşısına geçti ve saçlarını düzeltti. Bende bundan istifade ederek yanına gittim ve arkasından ona sarıldım. Gözlerimi kapattım ve başımı döndüren o kokusunu içime çekebilmek için başımı boynuna gömdüm. Çok güzel bir huzur kokusuydu bu. Karnında birleştirdiğim ellerimin üzerine kendi elini koymuştu.

"Gitmemiz gerek." dedi. Gözlerimi yavaşça araladım ve konumumdan ayrılmadan önce boynuna minik bir öpücük kondurdum. Aynadan ona baktığımda, dün gecenin yorgunluğu hala üzerindeydi. Bunu fark edince dudağımın kenarı kıvrıldı.

"Ne?" diye sordu.

"Yorgunsun." dediğimde sinsice gülümsedi. "Evet. Ama bu yorgunluğa değdi." dedi ve alt dudağını dişledi. Şakağını öperek geri çekildim. Yüzünü bana döndüğünde elini tuttum.

"Hazır mısın?" diye sordum. Önce tereddüt ettiğini anlamıştım. Ancak saniyeler içerisinde ise başını olumlu anlamda salladı.

Beraber odasından çıkarken benim kadar onunda gergin olduğunun farkındaydım. Ama bunu yapmamız gerekiyordu. Ancak bu şekilde kral kaybedecekti. Güverteye çıkacağımız sırada Kaptan V ve Kaptan Rosé ile karşılaştık. İkimizi el ele görünce şaşırmışlardı. Ama şaşırdıkları şey, bunca olana rağmen el ele olmamızdı.

"Günaydın." dedim ikisine de gülümseyerek. Kaptan V konuştu. "Günaydın Jimin." diye karşılık verdi.

"Herkes uyandı değil mi?" diye sordu Lisa.

"Sanırım evet." dedi Kaptan Rosé.

"Güzel." dedim. "Çünkü size söylememiz gereken bir şey var. Hadi gelin!" diyerek önden Lisa ile beraber yürümeye başladım.

Güverteye çıktığımız anda tüm tayfanın gözü üstümüzdeydi. Hatta birisi öyle dalmış ki, elindeki kova kaydı ve içinde bulunan su ahşap zemini sırılsıklam etti. Bizim yürüdüğümüz yer ise dürbünü ile etrafı inceleyen Kaptan Namjoon olmuştu.

"Kaptan Namjoon!" diyerek seslendiğimde etrafa bakmayı kesti ve bana döndü.

"Oh! Günaydın." dedi. Ama ben direk konuya girdim. "Sizden bir şey istiyoruz. Aramızdaki en büyük olarak." dedim. Bu sırada yanımıza Jungkook, Hoseok ve Jennie gelmişti. Hoseok'un elinde de bu sefer sadece su içtiğini görmekte, göz yaşartıcı bir durumdu.

"Öyle mi? Nedir?"

"Bizim nikahımızı kıyın." dediğimde Hoseok içtiği suyu püskürttü. "Bizi evlendirin." diye eklediğimde herkes dona kalmıştı. Kaptan Namjoon bile.

***

Herkes güvertede toplanmıştı. Kaptan Namjoon dümeni olduğu köşke çıkmıştı. Bir kürsüde konuşma yapacaktı. Biz ise aşağıda onun bizi evlendirmesini bekliyorduk. Lisa vazgeçmeden önce acele etmemiz lazımdı. Ben teklif ederken bile tereddütler içerisindeydi.

"Sevgili dostlar!" İşte başlıyorduk. "Bugün mutlu bir anı paylaşmak için toplanmış bulunuyoruz. Davetli değilseniz kalastan denize atlayın çömezler!"

The Pirates Of The BANGTAN // BANGTANPİNKWhere stories live. Discover now