☠ Bölüm-6 ☠

551 50 48
                                    

Kral Yoongi

Önümdeki harita, planlarımın bir bir uygulanacağının en büyük kanıtıydı. Az kalmıştı. Çok yakında bana baş kaldıranların kellesini uçuracaktım. Denizlerin en güçlüsü olup, adımı her bir yana yazdıracaktım. Sadece acele etmemeli ve akıllıca hareket etmeye devam etmeliydim. Kim bilir? Belki sarayımı Seul'e taşır ve çok sevilen kralın sarayına yerleşirim. Ben Jeju'ya değil, Seul'e ait bir insanım.

"Majesteleri?" Başımı haritadan kaldırdığımda bana seslenen danışmanım Wonsuk'u gördüm. Beni selamladıktan sonra başı öne eğik bir şekilde benim konuşmamı bekledi.

"Sonunda gelebildin. Otur hemen. Konuşmamız gerekenler var." dediğimde vakit kaybetmedi ve karşıma geçerek dizleri üstüne oturdu. 

Önümdeki haritada önceliklerim olan yerlerin üzerine piyonları sürükledim. Ve bunu yaparken yüzümde zafer gülüşümü es geçmedim.

"Çok kısa bir süre sonra, her şey benim olacak. Kimse beni ezemeyecek Wonsuk." dedim ve kapıda durup bana hizmet etmek için bekleyen saray leydilerine seslendim.

"Bize içki getirin hemen!"

"Peki efendim!" dediler ve ikisi de aynı anda çalışma odamdan çıktılar. Bunu bir içki ile kutlamayacağımda ne yapacaktım?

"Her şey gönlünüzden geçenlerle olsun efendim. Ama kraliyet danışmanınız olarak size söylemeliyim ki, artık yanınızdaki konuma yakışacak bir cariye ile evlenmeli ve tahtınızı bırakacağınız bir varise sahip olmalısınız." dedi.

Bu olması gereken bir şeydi. Aklımda da zaten tek bir kişi vardı.

"Merak etme. Bu işler bittiğinde o da olacak. Hem de kendi ayaklarıyla gelecek. Zaten ben yaşadığım sürece benden başka şansı yok, biliyorsun."

"Elbette biliyorum efendim. Ama seçiminizden emin misiniz?" diye sorduğunda, ona öfke ile bakmıştım. Çünkü bu sorulardan nefret ediyorum. Ben her şeyin doğrusunu iyi bilirdim. Ondan başkası da kesinlikle olamazdı.

"Bunu bana sormaktan vazgeç!" diyerek sesimi yükselttim. "Senin gibi birini kaybetmek istemem. Ayrıca Tanrı'nın sana biçtiği ölüm vaktinden de önce davranmak istemem."

"Hayır efendim. Yanlış anladınız. Sadece size baş kaldırmışlardan biriside Kaptan Lisa. Onu tüm bu yaptıklarına rağmen affedebilecek misiniz?" diye sorduğunda durdum. Aslında bunun cevabı basitti. 

"Zor elde edilen her şeyin sonu güzel biter Wonsuk."

Belki de bu yüzden onu çok seviyorumdur.

"O da bunu anlayacak."

"Bu yüzden size yardımcı olacak birini çağırdım efendim." dediğinde kaşlarımı çattım. "Kimmiş o?" diye sordum. Wonsuk arkasını döndü ve kapıda duran muhafızlara seslendi.

"İçeri girmesini söyleyin." diye seslendi.

Ben hala kim olduğunu düşünürken saniyeler içerisinde, kahverengi cübbesinin içine gizlenmiş biri içeri girmişti. Wonsuk karşıma oturması için benim yan tarafıma geçmişti. Yüzünün sadece burun ucundan aşağısını görüyordum. Ama gözleri kesinlikle kapalıydı ve sanki öyle kalması gerekiyormuş gibi bir hali vardı.

"Efendim gözlerini açamıyor, çünkü inanışa göre onun gözlerine bakan taşa dönüşüyormuş. Yoksa size saygısızlık etmek istediğinden değil." dedi kulağıma fısıldayarak bir açıklama yaparak.

"Sorun değil Wonsuk. Ama kim olduğunu bilmek istiyorum." dedim kesin ve net bir şekilde.

"Efendim kendisi Hindistan'lı bir kahin. Biliyorsunuz, sarayımızın büyücüsü ortadan kaybolduğundan beri bu konularda sizinle ilgilenecek birini bulmadık. Bu yüzden onu getirttik." 

The Pirates Of The BANGTAN // BANGTANPİNKजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें