(26)

1.1K 105 323
                                    

Dünyanın en kısa final öncesi bölümüne hoş geldinz wşsşwğdiw

Medya: Starset, back to the earth

Dinlemeyeni döverim! 😁

💠

"Onunla konuşmam gerekiyor."

"Hanımefendi, hasta çıkışı yapılana kadar uyuyacak doktorundan kesin talimat aldık."

Felicite ayağını yere vurdu. Sinir krizi geçirmesine minicik kalmıştı.

"Anlamıyor musunuz? O benim abim ve bunu bilmiyor, giderse bir daha onunla konuşamam, kendisine zarar verebilir! Gideceği o yere gitmemek için bunca zaman hasta olduğunu sakladı. Bu-"

Doktor seslice iç çekti, gözlerini ovaladı ve sakallarını kaşıdı. Gün içinde ne tip vakalarla karşılaştığına bakacak olursak, gayet anlıyordu karşısındaki genç kızı. Ama, Tanrı aşkına Tomlinson'larla uğraşamazlardı.

"Sizi anlıyorum, dediğinizi yaparsak bize ne olur siz onu anlamıyorsunuz. Elimde olsa inanın-"

Felicite yanağının içini ısırdı. Karantina bölümünün doktoruyla müdürün şahsi odasındaydı, daha çok doktora konuşuyordu. Sıkıntıyla etrafta dönmeye başladı.

"Bu adam reşit, aklı başında, kendi kararlarını verebilir! Onu zorla uyutup sonra da zorla götürmelerine izin mi vereceksiniz?"

Aniden dönüp ikiliye baktı, aldığı boş bakışlara karşı omzunu dikleştirdi. Onunla uğraşmamalılardı.

"Çekindiğiniz bir soyadsa ben de geniş kitleye sahip bir gazeteci olarak bunu dile getirebilirim o halde. Ne kadar, yalaka ve güvenilmez olduğunuzu? "

Müdür ve doktor göz göze geldiler. Felicite sabırsızca ikisini izliyordu. Zamanı kısıtlıydı, ona bunu söylerse gideceği yerde çok kalmayacağını anlarsa her şey değişirdi. Louis o zaman iyi olurdu.

Kır saçlı adam telefonu eline alıp isim verdiği bir hemşireyi çağırdı. Çok geçmeden beyaz takımı, maskesi ve eldivenleriyle gelmişti minyon kız.

"Müdürüm, hocam."

İkisine de başıyla selam verip bir iki adım ilerledi.

"Emma, 18. odada kalan hastanın sakinleştiricisini izinsizce çıkart bunu sana söylediğimizi bilmesin kimse, kendini ele verme, bir kovulma durumu olursa seni öbür şubeye göndereceğiz."

Emma kaşlarını çatıp Felicite'e kısa bir bakış attı ama hiçbir şey demeden başını sallayarak odadan çıktı.

Bu kadardı madem neden uğraştırıyorlardı değil mi? Felicite de gülümseyip hemşirenin arkasından çıktı. Bu heriflerle uğraşamazdı daha fazla.

" Ne zaman ayılır. "

" Çok sürmez, düşük dozda sürekli veriliyor olmalı, on dakikayı bulur."

Alt dudağını ısırdı. Şimdi tek sıkıntı nasıl konuşacağıydı.

Selam ben senin kız kardeşinim hayır hayır öz kız kardeşinim ve seni kurtaracağım, gibi mi?

Carrie senin annen değil, bizim annelerimiz aynı, nasıl?

Senin annen Johannah Deakin, ya bu?

Carrie anne olamayacak kadar orospu?

Annen, gerçek anneni öldürmeye kalktı?

Beyni yanmış bir şekilde odaya girdi. Zayn hemen Louis'nin yanındaki koltukta bacaklarını karnına çekmişti ve elindeki büyük deftere kurşun kalemiyle resim çiziyordu, başını kaldırıp Felicite'e bakmadı bile. Liam ise odanın diğer ucundaki koltukta uzanmış uyuyordu. Niall Harry'nin yanındaydı, test yaptırmak için.

Tea and Coffee /Larry Stylinson Where stories live. Discover now