Bonus Bölüm 1

10K 335 40
                                    

Arayı soğutmamak için salgın sırasında yaşanan olayları anlatan bir kaç bölüm yazmak istedim. Bu bölümlerdeki karakterlerden bazıları 2. kitapta karşınıza çıkabilir. Umarım beğenirsiniz.

Neredeyse gece yarısı olmak üzereydi ve iki sevgili sinemada film afişlerine bakıp kendi aralarında tartışıyorlar fakat bir türlü hangi filme gireceklerine karar veremiyorlardı.

-  Hadi ama Peri neredeyse seans başlayacak, gel hadi inat etme de şu korku filmine girelim.

- Caner sanki bilmiyorsun, sinemada korku filmi seyredemiyorum. Sen bir de gece matinesine girelim diyorsun.

- Tamam da tatlım, bunların arasındaki en iyi film bu diğerlerinde iş yok. Hem sen korku filmi dediklerine bakma ben bu filmle ilgili bir eleştiri yazısı okumuştum, bu daha çok bir gerilim filmiymiş. Hem korkma ben varım.

Caner suratında hınzır bir gülümsemeyle nişanlısı Peri’ye bakıyordu. Peri bu gülüşü iyi tanıyordu. Caner’i ikna edemeyeceğini anlayınca mecburen onun istediği filme girmeyi kabul etmişti.

-  O zaman film boyunca hiç elimi bırakmayacaksın, tamam mı?

-  Böyle bir şey yapmayacağıma emin olabilirsin.

Caner sevinçle gişeye gitmiş ve biletleri almıştı. Filmin başlamasına dakikalar kala salona girmiş ve yerlerine oturmuşlardı. Küçük salon pek kalabalık değildi, kendilerinden başka sekiz kişi daha vardı. Salonun ışıkları sönmüş ve film fragmanları başlamıştı. Üç tane film fragmanı dört tane de reklam seyrettikten sonra nihayet seyredecekleri film başlamıştı. Filmin açılış sahnesi oldukça korkutucuydu. Peri “Ben sana söylemiştim.” der gibi Caner’e bakmış ve sıkıca nişanlısının koluna sarılarak başını onun omzuna dayamıştı. Caner eğlenceli bir 2 saat geçireceğini düşünürken Peri de kendisini oldukça zorlu iki saat beklediğini biliyordu.

Film arası verildiğinde Caner ve Peri tuvalete gitmek üzere dışarı çıkmışlardı. Peri tuvalete girdiğinde içerde genç bir kızla karşılaşmış ve kızın görüntüsünden ve garip hareketlerinden pek hoşlanmadığından işini göremeden dışarı çıkmıştı. Caner’in kapıda kendisini beklediği görünce sevinmiş ve hemen nişanlısının koluna girmiş ve salona geri dönmüşlerdi.

- Ne oldu tatlım?

- İçerde bir kız vardı, sanırım uyuşturucu falan kullanmış. Çok garipti.

- Sana bir şey mi yaptı yoksa?

- Yok canım, beni görmedi bile, ama ben çekindim işte.

-  İyi yapmışsın, insanların ne yapacağı belli olmuyor. Çok sıkıştıysan engeller tuvaletini kullanabilirsin sanırım.

-  Gerek yok, dönelim.

Salona geri dönmüşler ve filmin ikinci yarısını seyretmeye başlamışlardı. İlk yarının ardından iki kişi salona dönmemişti. Aradan on dakika geçtikten sonra Caner Peri’ye iki ön sıralarında oturan çifti gösteriyordu. Kız oğlanın boynuna yapışmıştı. Bu sırada filmin en gürültülü sahnesini seyrediyorlardı.

-  Bu nedir arkadaş yahu, resmen yedi çocuğu.

-  Caner… Gerçekten yiyor.

-  Ne diyorsun Peri?

Caner cümlesini bitirdiği anda arkadan birisi boynuna saldırmış ve boynuyla omzunun birleşim yerinden büyük bir parça ısırmıştı. Caner’in boynundan kopan küçük et parçaları ve kanlar Peri’nin yüzüne sıçramıştı. Peri ne olduğunu idrak edemiyordu. Hızla ayağı kalkmış ve bir iki adım gerilemişti. Bu sırada Caner ilk şoku atlatınca can havliyle ayağa kalkmış ve kendine saldıran kişiye önce bir yumruk sallamış sonra da bütün gücüyle itmişti. Kendine saldıran yirmili yaşlarının başındaki genç erkekti ve sinemanın karanlığında perdeden yansıyan ışığın aydınlattığı yüzü Caner’in şimdiye kadar gördüğü en korkunç şeydi. Caner hemen arka tarafa bakmış ve kendine saldıran dışında ona benzeyen üç kişinin daha kendilerine doğru geldiğini görmüştü. Hemen Peri’nin elini tutmuş ve çıkış kapısına doğru koşmaya başlamışlardı. Caner hızla kan kaybediyordu. Başı dönmeye başlamıştı. Ama durmalarının sonu olacağını çok iyi biliyordu. Son bir çabayla kendilerini salonun dışına atmayı başarmışlardı. Caner ve Peri’yi gören büfe çalışanı şaşkına dönmüştü.

- Hemen bir ambulans ve polis çağırın. Ayrıca bu kapıyı hemen kilitlememiz gerekiyor. Çabuk.

Büfe görevlisi önce ne olduğunu anlayamamış daha sonra hızla salonun anahtarını alıp kapıyı kilitlemiş ve hemen telefonla 112’yi aramıştı.

- Meşgul. Ne oldu içerde?

- Bilmiyorum, ben ne olduğunu anlamadım. Onlar sanki… birer canavar gibilerdi. Bir havlu falan var mı? Çok kan kaybediyor.

Büfe görevlisi hemen tezgahtan bir havlu almış ve Peri’ye vermişti. Peri havluyu Caner’in yarasına bastırıyordu. Büfe görevlisi polisi ve ambulansı aramaya çalışıyor ama bir türlü cevap alamıyordu. Tam bu sırada kadınlar tuvaletinin kapısı açılmış ve Peri’nin gördüğü genç kız üzerlerine doğru gelmeye başlamıştı.Peri yardımın gelmeyeceğini ve kaçmaktan başka şanslarının olmadığını anlamıştı. Havluyu Caner’in yarasının üstüne düzgünce yerleştirdikten sonra boynundaki bularla sıkıca bağlamıştı.

-  Hadi Caner buradan gitmemiz lazım, biraz gayret.

Caner zorlukla ayağa kalkmış Peri’ye dayanarak yürümeye başlamıştı. Bu arada büfe görevlisi içecek fiyatlarının yazdığı küçük panonun demir ayaklığını almış ve üzerlerine doğru gelen kızın olduğu tarafa doğru ilerlemeye başlamıştı. Tam çubuğu kaldırıp kıza vurmak üzereyken iki numaralı salonun kapısı açılmış ve dışarı çıkan 3 kişi büfe görevlisini yere yıkmış ve vücudunun çeşitli yerlerinden büyük parçalar ısırmaya başlamışlardı. Adamın çığlıklarını duyan Peri geriye dönüp bakmış ve gördüğü korkunç manzara karşısında adımlarını hızlandırmıştı. Ama Caner her geçen saniye daha da yavaşlıyordu. Güçlükle sinemadan çıkıp karanlık sokağa ulaşmışlardı. Bulundukları sokak çıkmaz bir sokaktı ve sokağın çıkışında iki kişi yerde yatan birini yiyordu. Peri ne yapacağını şaşırmış bir vaziyette bekliyordu. Caner ise kendinde bir takım değişiklikler hissetmeye başlamıştı.

-  Peri beni bırak ve bütün gücünle koş. Sakın arkana bakma.

-  Ne diyorsun Caner, seni nasıl bırakırım?

- Hadi Peri her geçen dakika aleyhine, koş diyorum. Eve ulaşana kadar da sakın durma.

Caner bu sözleri söyledikten sonra yere yığılmıştı. Peri korku filminde uyuya kalmış ve korkunç bir kabus görüyor olmayı diliyordu ama ne yazık ki yaşananlar gerçekti ve hayatta kalmak için kaçmaktan başka şansı yoktu. Peri gözlerinden yaşlar akarken var gücüyle koşuyor ve bütün bu olanlara lanet ediyordu.

Zombiler İstanbul'daHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin