Bölüm 129

9.9K 349 24
                                    

Aradan günler geçmiş, Mehmet Bey ve yanındakiler etraflarına sadece belli bir yaş aralığında olan ve fiziki açıdan güçlü mental açıdan o kadar da güçlü olmayan insanları toplamaya başlamışlardı. Yardım için yanlarına gelen ihtiyarları kapı dışarı edip zombilerin eline bırakmaktan hiç çekinmiyorlardı. Hatta bunu zombileri daha kolay öldürmek için bir tuzak olarak kullanıyor, zombiler onların yardım etmedikleri insanlara acımasızca saldırırken onlar da dikkati dağılmış zombileri kolayca öldürüyorlardı. Mehmet Bey bu durumu diğerlerine “ Bir taşla iki kuş vurmak” olarak özetliyordu. Aralarında bu yaşananlardan hiç memnun olmayanlar da vardı elbette ama onlar da bu acımasızlık karşısında seslerini çıkaramıyorlardı. Mehmet Bey ve yanındakilerin sayısı arttıkça diğer insanların onlara katılımı da artıyordu. Ama Mehmet Bey silahsız olduktan sonra ne kadar kalabalık olduklarının çok da önemli olmadığını biliyordu. Ellerinde otomatik tüfekler olan üç kişi onlara çok büyük kayıplar verdirebilirdi. Mehmet Bey kafasındaki planı uygulamak için çok daha fazla silaha ve cephaneye ihtiyacı olduğunu biliyor fakat bunları nereden bulacağını bilemiyordu.

Yaklaşık on gün sonra herkesin kaderini değiştirecek bir olay olmuş ve Burgazada’ya içi silah ve cephane dolu bir tekneyle altı kişi gelmişti. Bu kişiler İstanbul’daki bir askeri üsten aldıkları silahlarla cephaneyi tekneye yüklemiş ve Burgaz’a gelmişlerdi. Belki de Büyükada’ya gitmiş olsalar her şey çok farklı olacakken yolları Mehmet Bey’le kesişmişti. Mehmet Bey gelenlere planlarını anlatmış ve eşsiz ikna kabiliyetini kullanarak onları kendi saflarına katmayı başarmıştı. Bu altı kişiden üçüne oluşturduğu askeri kuvvetin sorumluluğunu vermişti. Bundan sonra onlar için işler oldukça kolaylaşmış ve kısa süre içinde Burgaz’da kontrolü sağladıktan sonra Kınalı’ya geçmişlerdi. Burgaz’a göre nüfusu biraz daha kalabalık olan Kınalı onları biraz uğraştırmış ama birkaç gün içinde oranın da kontrolünü ele geçirmeyi başarmışlardı. Mehmet Bey’in kafasında bundan sonra Heybeliada ve tabi nihayetinde Büyükada dolayısyla eski yol arkadaşları vardı. Ama Mehmet Bey Büyükada’daki son durumun ne olduğunu tam olarak bilemediği için Selim ve arkadaşlarını saf dışı bırakmak için başka bir plan düşünüyordu.

- Sabri Bey sonunda Kınalı’yı da kontrolümüz altına almayı başardık.

- Sayenizde efendim, her şeyi o kadar ayrıntılı biçimde düşünüp planlıyorsunuz ki başarısız olmanın imkanı yok.

- Bundan sonra hedefimiz Heybeli ve tabi ardından Büyükada. Heybeli’yi almakta zorlanmayız ama Büyükada’da sorun yaşayabiliriz. Size anlatmıştım orada da bir grup var ve bu grup hiç de yabana atılmaması gereken insanlardan oluşuyor.

- Ne yapabiliriz efendim?

- Ellerinde epey bir silah ve cephane var. Sanırım şimdiye kadar yanlarına epey bir insan da toplamışlardır. Doğrudan bir saldırı bizim için riskli olacaktır. Onlarla kendi istediğimiz yerde karşılaşmalıyız.

- Bunu nasıl yapabiliriz ki?

- İşte bende kaç gündür bunu nasıl yapabileceğimizi düşünüyordum. Ama sonunda bunun için güzel bir yol buldum sanırım.

- Nasıl olacak?

- Şöyle olacak, sen ve karın küçük bir kayığa binip Büyükada’ya gidecek ve benim sana söyleyeceklerimi harfiyen uygulayacaksınız.

Mehmet Bey bundan sonra Sabri Bey’e Büyükada’ya gittiğinde neler yapacağını tek tek anlatmıştı. Mehmet Bey planını anlatmayı bitirdiğinde Sabri Bey Mehmet Bey’in şeytani zekasından iyice korkmuştu. Sabri Bey, Büyükada’daki insanların büyük ihtimalle iyi insanlar olduklarını ve Mehmet Bey’in Burgaz’a geldiğinden beri kendilerine yalan söylediğini kestirebiliyordu ama karşısına böyle bir düşmanı almayı göze alamadığı için artık onun her dediğini yapmak zorunda kalıyordu.

Zombiler İstanbul'daHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin