Bölüm 4

27.7K 961 69
                                    

Kız olayları anlatırken sanki tekrar yaşamış ve o an duyduğu korku tekrar gözlerine gelip yerleşmişti. Selim kızdaki değişikliği fark edince ona yalnız olmadığını hissettirmek için hafifçe sırtını sıvazlamıştı. Bu arada Selim de biraz olsun sakinleşmişti. Normalde çok soğukkanlı biri olmasına rağmen bu yaşananlar karşısında kimsenin ilk andan itibaren soğukkanlılığını korumasına imkan yoktu. Selim çok kısa bir süre önce iki arkadaşını kaybetmiş olmasına rağmen vaktin yas tutma ve dağılma vakti olmadığını çok iyi biliyor ve bu kıyameti andıran durumdan kurtulmak için son derece sakin kalması gerektiğini biliyordu. Şu andan itibaren herkes kendisini düşünecekti. Selim doğası gereği hep karşısındakileri düşünmüş hatta bu sebeple Tıp okumuştu ama böylesine bir ortamda duygusallığa yer olmadığını ve tek kurtuluş şansının her olaya duygusallıktan arındırılmış bir mantıkla yaklaşması olacağını biliyordu.  

- Biliyorum çok korktunuz. İnanın belki benim bu gece başıma gelenler sizin anlatacaklarınızdan daha korkunçtur ama şu anda kontrolümüzü kaybedersek bu durumdan kurtulmamız imkansız bir hal alır. O yüzden şimdi sakince bana neler olduğunu anlatın. Bu arada isminizi de bilmiyorum, ben Selim, sizin adınız nedir?

-  Şey benim adımda Filiz, bu durum derken ne demek istediniz acaba?

Kızın yüzündeki şaşkın ifadeden kopan kıyametten ve dışarıda olan bitenlerden haberi olmadığı anlaşılıyordu. Selim bunu fark ettiğinde durumu nasıl anlatacağını düşünmeye başlamıştı.

-  Demek haberiniz yok, size nasıl anlatsam. Bir salgın hastalık durumu var ve durum gerçekten çok ciddi.

-  Salgın hastalık mı, nasıl bir hastalık?

-  En iyisi önce siz anlatacaklarınızı bitirin, durum tahmin ettiğim gibiyse anlatması daha kolay olacaktır.

- Peki o zaman, nerede kalmıştım. Hah, dediğim gibi hafif aralık olan kapının önüne geldiğimde karanlıkta Zeynep’i elinde bir şey yerken gördüm.

Filiz’in bunları anlatırken midesi bulanmıştı. Selim ise durumu anlamıştı.

-  Zeynep’in yediği Ahmet’ten bir parçamıydı?

Filiz “Evet” der gibi başını salladığında göz pınarlarında kalmış olan son birkaç damla yaş da yanaklarından süzülmeye başlamıştı.

-  Peki sonra ne yaptın?

-  Önce bunların hepsinin bir kabus olduğunu düşündüm ama gerçek olduğunu anlayınca bunu yapan canavar benim arkadaşım Zeynep olabilirmiş gibi “Zeynep” diye seslendim. Zeynep bana doğru dönüp hırladığı anda yaptığım hatanın farkına vardım ama artık çok geçti. Hemen odanın kapısını çektim. Ama bunun onu fazla tutamayacağı belliydi o yüzden hemen dış kapının anahtarlarını aldım ve evden çıkıp kapıyı üzerine kilitledim. Olanlara hala inanamıyorum tıpkı zombi filmlerindeki gibiydi. Ama bu imkansız değil mi?

- Şey aslında pek de imkansız değil sanırım. Bahsettiğim bu salgın hastalık insanları saldırganlaştırıyor. Onlara ne diyeceğimi bilemiyorum ama bu hastalığa yakalandıktan sonra insandan daha çok zombiye benzedikleri kesin.

Zombiler İstanbul'daHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin