47. Bölüm

18.5K 1.4K 188
                                    


Lütfen bölüme başlamadan önce yıldıza dokununuz.

herdem6060 beni takip etmeyi unutmayınız.

Ana sayfamda instagram linkim vardır. nerimanvurgunkitaplari instagram hesabını takip ederseniz çok eğleneceğinize inanıyorum.

İYİ OKUMALAR SİZLERİ SEVİYORUM.

"Bana kimse bir şey demesin Ali Buğra! Hem de hiç kimse..."

Doruk'un ses tonu öyle sert çıkmıştı ki, bütün arkadaşları kaşlarını çatmaktan başka tepki veremedi. Telefon kapandıktan sonra Cihan'ın bakışları Doruk'tan hiç ayrılmadı. Resmen kıpkırmızı olmuş, zangır zangır titriyordu. Bu şekilde hata yapmaktan öteye gidemezdi. O yüzden Yavuz'a, adamları depoya sokarken Doruk'a dikkat edilmesiyle ilgili bir mesaj gönderdi.

Kaya, aradıktan sonra depoya çöken gerginlik, arka arkaya deponun önünde duran arabaların sesiyle tavan noktasına çıkmıştı. Dananın kuyruğunun kopacağı Doruk'un araba seslerini duyar duymaz dışarıya koşmasıyla belli olmuştu. Ali Buğra arkasından giderken, Cihan sandalyesinde oturmaya devam etti. Cenkay, Kaya ile konuştuktan hemen sonra Buse'nin rahatsızlandığını ve Buket'in onu hastaneye götürdüğünü öğrenmiş, doğru hastaneye gitmişti.

Cihan, Buse'nin hastalanmasına üzülsede Cenkay'ın hastaneye gitme zamanlamasına bu denli sevineceği aklına gelmezdi. Kaya ve Doruk'la ancak baş edebileceklerdi. Çayından bir yudum alıp, sakince herkesin girmesini bekledi. Ali Buğra böyle durumlarda nedensiz bir sessizliğe gömülürdü. Yine aynısı olmuştu. İnsanı çıldırtan bir durgunlukla Doruk'u göz hapsinde tutuyordu.

Doruk'un ise içi kaynıyor, hayatında böyle kızgın ve kinci olduğu bir durumu hatırlamıyordu. Yamaç şehit olduğunda bile metanetini korumuş, annesini babasını o telkin etmişti. Onları hayata bağlamak için elinden geleni yapmıştı. Asla niye benim kardeşim diye bile sormamış, isyan etmemişti. Hep Allah bizden daha çok seviyormuş diye düşünmüştü. Şu an ki kızgınlığının en büyük sebebi içindeki sinsi sızısıydı. Cihat'ın yıllardır neler çektiğini şimdi anlıyordu. Eğer Cihat ölseydi aynı emaneti gibi o da yıllarca kendine gelemez, sürekli benim yüzümden diye vicdan azabı çekerdi.

Kaya ve Erdem adamlarını yönlendirerek, başlarına çuval geçirilmiş altı kişiyi depoya soktular. Adamları sandalyelere oturtup, el ve ayaklarını bağlayana kadar ortamdan çıt çıkmadı. Dışarıdaki havanın soğukluğu deponun içerisindeki soğukluğun yanından bile geçmezdi. Öyle gerilimli bir durumdaydılar. Doruk koşarak deponun kapısına gittiğinde, Pala'yı tanıyacak ve kafa göz girecek görüntüler hesap ettiğinden, kafalarında çuvalla giren kişileri gördüğünde olduğu yerde durdu. Elleri yanlarında yumruk olmuştu. Hepsi yanından geçip giderken bir şey yapamadı. Yavuz'un dikkatli bakışlarından rahatsız olması gerekirken sadece sinirlendiğini hissetti. Aslında zaten sinirliydi, bir de üstüne onu göz hapsinde tuttukları için daha çok sinirlenmişti.

Kaya'nın talimatı ile bütün çuvallar aynı anda başlarından çıkarıldı. Pala altı adamın ortasında, Burhan en baştaydı. Üzerlerinde sadece eşofman olduğundan zangır zangır titriyorlardı. Kaptan ve aşçı, hayatlarında böyle bir şey yaşamadıkları için içlerinde en korkanlarıydılar. İkisi de ne olduğunu, nasıl birden yakalandıklarını anlamamışlardı. Tek bir kurşun bile sıkılmadan neler olmuştu öyle. Yaşamlarının sonunun geldiğini düşünürken bedenleri daha çok titredi.

Pala ve Burhan başlarını azıcık eğip, göz göze geldiler. Helallik ister gibi bir halleri vardı.

Sedat, Cihan'ın karşılarında onlara bakmadan çay dolduruşuna baktı. Onu camiadan tanıyordu. Uzak durulması gereken biri olduğunu da biliyordu. KARCIOĞLU ile bu denli yakın olduğunu hiç duymamıştı. Şu saate kadar pek korktuğu söylenemezdi. Ancak bu aldırışsız adamdan yayılan elektrikten sonra işinin kolay olmadığını yeni idrak etmişti. Zaten vicdanı hata yaptığını bas bas bağırırken, üstüne bütün bedeninin korku ile sarsılmasına hiç hazır değildi.

GURUR SAVAŞI Güzel Seven Kadınlar Serisi 2 (Bitti)Where stories live. Discover now