36. Bölüm

23.6K 1.7K 353
                                    

Lütfen hikayeye başlamadan önce yıldıza dokununuz.

herdem6060 beni takip etmeyi unutmayınız.

Ana sayfamda instagram linkim vardır. nerimanvurgunkitaplari instagram hesabını takip ederseniz çok eğleneceğinize inanıyorum.

İYİ OKUMALAR SİZLERİ SEVİYORUM.

Hüzün, gözyaşı ve acı dolu bir Gaziantep, Samsun ziyaretlerinden sonra Ecem, Cihat'a karşı sımsıcak olmuştu. Ben böyle bir adam değilim, gerçek beni tanı, istemezsen bir daha yüzümü bile görmezsin derken, asla böylesine yürekli bir adamla karşılaşacağını düşünememişti. Yürekliydi. Çünkü onun yaşadıklarıyla aklını kaçırmak içten bile değilken o sağlam kalmış, kendiyle birlikte şehitlerini bir nevi yaşayan isim haline getirmişti.

Bir sonraki gün Cihat'ın iş yemeği olduğu için görüşememişlerdi. Ertesi günde öğle yemeğini birlikte yemişler ve çok önceden planlanan uluslararası turizm fuarına katılmak için Cihat İngiltere'ye gitmek zorunda kalmıştı. Doruk'a uçakta sürekli küfür etmişti. Çünkü mavişinden uzak kalmak istemediği için Doruk'un tek gitmesini istemişti. O da bir sonraki sezon için bu önemli fuara mutlaka birlikte gitmeliyiz diye ikna etmişti. Koskoca beş gün nasıl dayanacaktı, onu düşünüyordu. Gün ışığı, tabi ki gitmelisin işin bu senin derken bile gözlerinden gitmesini istemediğini belli etmişti. O gözlere kurban olurdu da daha yaşayacakları çok şey vardı.

Ecem, her sabah Cihat'ın onu işe bırakıp, hemen hemen her akşam da işten almasına o denli alışmıştı ki sabahları ayrı akşamları ayrı mahzunluk yaşıyordu. Yurt dışında olduğunu bildiği halde, her sabah güne başlarken belki egolu kazmam bugün döner bana sürpriz yapar diye hayal ediyordu. Cihat, çiçekler yolluyor ve sürekli onu sevdiğini söylediği mesajlar gönderiyordu. Güne onun mesajıyla başlayıp, geceyi onun mesajıyla bitiriyordu. Gün içinde Ecem mesai de olduğu için akşamları da, Cihat'ın katılması gereken iş yemekleri olduğundan pek konuşamamışlardı. Birkaç dakikayı geçmeyen telefon konuşmalarından sonra Cihat buralara geldiğine küfür ederken, Ecem özlemenin acısını yaşıyordu.

Beş gün diye gidilen seyahat bazı bağlantılar yapabilmek için sekiz güne uzadı. Fuar ve sonrasındaki yemeklerde Cihat'a kancayı takmak isteyen özellikle bir kadın olmuştu ki, artık ben nişanlıyım demek zorunda kaldı. Olsun, sorun yok diye ısrar eden Avusturyalı kadına tiksinerek bakmıştı. Böyle kadınları gördükçe Ecem'ine yaptığı şeylerin vicdan azabını daha çok hissetmişti. Herkesin kendi yaşantısıydı. Ancak resmen tacize varan teklifler almıştı. Bu süreçte Ecem'in değerini daha iyi anladı.

İkisi de birbirini o kadar özlemişlerdi ki Ecem resmen sessizleşmişti. Merve'ye gidip ikizleri sevmesi, hafta sonu için kızlarla program yapması, akşamlarını Nuriye ablası ve Umut'la geçirmesi bile aklını meşgul etmiyordu. Sürekli sevdiği adamın geleceği zamanı hesaplarken buluyordu kendini ve bu çok yorucu olmaya başlamıştı. Üç gündür geceleri görüntülü konuşuyorlardı. Saat farkından dolayı Ecem biraz uykusuz kalıyordu ama umurunda değildi. Egolu kazmasının özlemle gözlerine bakması, hasret çektiğini gösteren kelimeleri, uykusuzluğunu unutturuyordu.

Cihat iki gün daha işlerinin uzadığını söylediğinde, Ecem'in gözlerine dolan hüzünle kötü hissetse de sürpriz yapmak istedi. Mavişi öyle ilgili, öyle tatlı bir kadındı ki dudaklarında hüküm süreceği dakikaları iple çeker oldu. Doruk'a bu seyahate onu getirdiği için giderken nasıl küfürler ettiyse, günler uzadıkça da siniri o denli güçlü olmuştu. Şimdi dönüş yolunda bile özleminin bütün yükünü ondan çıkarıyordu. Sen bir aşık ol ben sana soracağım diye tehditleri de başka bir boyuttu. Doruk, onun için sınırsız toleransa sahip birkaç kişiden biri olan emaneti ona küfür ettikçe, gülmüştü. Hele sende aşık olursun inşallah diye beddua ettiği zamanlarda kahkahalara boğulmuştu. Adamım tam ev kuşu olmaya müsaitmişsin haberimiz yokmuş diye dalga geçmişti.

GURUR SAVAŞI Güzel Seven Kadınlar Serisi 2 (Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin