14. Bölüm

23.7K 1.7K 399
                                    

Lütfen hikayeye başlamadan önce yıldıza dokununuz.

herdem6060 beni takip etmeyi unutmayınız.

Ana sayfamda instagram linkim vardır. nerimanvurgunkitaplari instagram hesabını takip ederseniz çok eğleneceğinize inanıyorum.

İYİ OKUMALAR SİZLERİ SEVİYORUM.

Ecem, belki de hayatının en kötü ikinci doğum gününü geçirmişti. Cuma akşamı, hava alanına gelmesini istemediği arkadaşları onu dinlememiş, gelmişlerdi. Bir de hiç beklemediği doğum günü kutlamasını gerçekleştirmişler, bekleme yerinde pastasının mumlarını üfletmişlerdi. Merve ağlamasa biraz daha mutlu geçebilirdi. Ancak dostunun yüzüne baktığı her anda gözleri dolup, taşmıştı. Uçak yere ininceye kadar ağlamıştı. Oysa sadece iki aylığına gidiyordu. Sanki bir daha göremeyecek gibi ağlamanın anlamı neydi?

Annesi geleceğini bildiğinden çok güzel karşılamıştı. Ancak kızının yüzü gözü birbirine karışmış haliyle panik oldu. Babasının başka bir hayatı olduğunu öğrendiği günden beri, bu kadar dağılmış görmemişti kızını ve nasıl sarıp sarmalayacağını şaşırdı. Hiçbir şey sormadı. Gece boyu koynunda yatırdı. Saçlarını her öpüşünde, iç çeken kızıyla kendi de gözyaşı döktü.

Ertesi sabah kahvaltıda annesine, Cihat'a olan aşkından bahsetti. Sadece ilk gece yaptığı yorumu söyledi. Daha fazla annesini üzmek istemiyordu. O yüzden, GURUR SAVAŞI verdiğini ve ondan kaçtığını söyledi. İzmir'e peşinden geleceğine emin olduğunu ve kimseyle konuşmak, özellikle onu hiç görmek istemediğini, bu yüzden Denizli'ye teyzesinin yanına gideceğini söyledi.

Kıymet Hanım karşı çıkmadı. Teyzesinin ve Ömer Çınar'ın ona iyi geleceğini biliyordu. Her zaman çok iyi anlaşan, iki kuzen değil arkadaş olmuşlardı. Kendi de gitmeyi düşünse de, Cihat'ın onun karşısına çıkmasını bekledi. Telefonunu hiç açmayacağını, bu yüzden teyzesinin telefonundan görüşeceğini, annesinin arabasını alarak gideceğini söylediğinde, Kıymet Hanım anlamıştı. Ecem arkasında iz bırakmıyordu. Kendinden bu kadar mı korkuyorsun be yavrum diye düşünmeden edemedi. O günü evde annesiyle hasret gidererek geçirdi.

Kiraz Teyzesi zaten bitanecik yeğeni için canını verirdi. Bir gün önce arayıp, geleceğini ve uzun süre başının etini yiyeceğini söylediğinde, ne yapacağını şaşırdı. Sadece bayram tatillerinde ya da Ömer Çınar ile birlikte, Kuşadası'nda ki yazlıklarında geçirdikleri bir haftalık tatillerinde görürdü. Üniversiteye gidene kadar her yazını yanında geçiren kızına, ölürdü.

Kıymet ile iki kız kardeş çok çekmişlerdi. Allah'tan çocukları hayırlı çıkmıştı. Onun gözünün nuru ile bacısının bitanesi, hep annelerini her şeyden önde tutuyorlardı. Yaşlı kadın evde gündüzleri yanına yardıma gelen Gülsüm Hanım ile kolları sıvamıştı. Ömer Çınar ve Ecem'in sevdiği ne varsa yapacaktı.

Cihat'ın İzmir'e indiği saatlerde, Ecem Babadağ'a teyzesinin evine ulaşmıştı. Öyle sevinçle karşılanmıştı ki aklında acı veren ne varsa silinmişti. Sadece Ömer Çınar geldiğinde, göğsüne başını koyduğunda, biran ağlayacak gibi olmuştu. İkisinin arasındaki ilişki bambaşkaydı. Kardeş olsalar bu kadar yakın olurlardı. Kendinden iki yaş büyük olan adam, abi dedirtmek için çok uğraşmıştı ama inatla adını söylemişti.

Yemeklerini neşe içinde yemişlerdi. Ömer Çınar, Ecem'in bir sıkıntısı olduğunu anlamıştı. Fakat annesinin moralini bozacak hiçbir şey yapmayacaktı. Onların teras keyiflerine alışkındılar, şaraplarını alıp terasa çıktıklarında, daha rahat hesaba çekecekti. Kiraz Hanım yattıktan sonra iki kadeh ve sevdikleri Şirince şaraplarından bir seçmeyle terasa yerleştiler. Babadağ kışın bomboş olan ama yazın gurbetçilerin gelmesiyle, tıklım tıklım bir ilçeydi. Her yer ışıl ışıldı. Şimdide sokaklar gençlerin sesleriyle şenlenmişti.

GURUR SAVAŞI Güzel Seven Kadınlar Serisi 2 (Bitti)Where stories live. Discover now