39- CANINI YAKMAK

27K 2.5K 1.1K
                                    

"İyi geceler aga."

"İyi geceler kardeş."

Kapının önündeki muhabbet az biraz kulağıma gelirken sargılı kolum ile koltukta gergince oturuyordum. Kolum hâlâ ağrıyordu, dediğine göre çatlak vardı ama hastaneye gidilmeden tam bir tanı koyamayacağını belirtti. Çok büyük bir problem olmayacağını da.

Kapı kapandığı an içerideki canavarla başbaşa kaldım. İso salona girdiğinde gözleri benim üzerimdeydi, yavaş yürüyüşü ve sakinliği bile gerginlik sebebiydi.

Elindeki bira şişesiyle gözlerimin içine bakarak karşı koltuğa ilerledi. Geçip oturduğunda sanki bacakları on tonluk yükmüş gibi ağır ağır sehpanın üzerine koydu. Birasından bir yudum aldığında içindeki bitmek üzere olan alkolün cam şişede çıkardığı metalik ses kulaklarıma doldu.

"Beğendin mi?" diye sordu geriye yaslanırken, kaşlarım çatıldı.

"Ne?" diye sordum istemsizce.

"Zafer'i beğendin mi diyorum, odaya geçmek ister miydin?"

Herhalde bu amına koduğumun çocuğu gördüğüm her erkeğin üzerine atlayacağımı sanıyordu. Sadece kadınlardan hoşlanmama rağmen bir aptallık yapıp ilk defa onun gibi bir erkeğe ilgi duymuştum ama bir daha herhangi bir erkeğe öyle yaklaşacağımı düşünmüyordum.

"Senin aksine orospu çocuğu değilim, istemezdim." dedim sargılı koluma aldırmadan oturduğum yerde dikleşirken.

"Bazen kritik anlarda çok güzel kararlar verebiliyorsun," dedi gülerek, sinir bozucuydu. "Mesela az önce söylediğin şey gibi. Yalandan da olsa aksi bir şey söyleseydin emin ol diğer kolunu bu sefer isteyerek kırardım."

Güldüm, yalancı bir tavırla kaşlarımı çattım.

"Kırar mıydın?" dediğimde alayla kafasını salladı.

"Kırardım ama artık canını acıtmak istemiyorum, bu yüzden uslu durman taraftarıyım." bir yudum daha aldı.

"Ya ben senin canını yakarsam?" tek kaşımı kaldırıp sorduğum soruya iğrenç bir kahkaha attı.

"Yaralı bir ceylan şu an benim canımı yakamaz, hele ki benim evimde ve kontrolüm altındayken."

Ağır ağır kafamı salladım ve burnumu çektim. O sırada gözlerim sehpanın üzerinde duran siyah deri cüzdana takıldığında alt dudağımı yalayıp sağlam olan kolumu uzatıp iki parmağımın ucuyla cüzdanı tutup kendime yaklaştırdım.

"Emin misin?" diye sordum cüzdanı alıp içini açarken.

"Eminim." dedi hâlâ alay dolu sesiyle.

O sırada ilk başta geçen günkü kartı çıkardım, beni sakince izlerken dudaklarında bir gülümseme vardı ama kaşları çatıldı. Sırıttım, kartın arkasında duran fotoğrafı çıkardığımda gülümsemesi donuklaştı. Kafasını eğip bir bana bir de çıkardığım fotoğrafa baktı.

"Yapma." dedi sakince uyarırmış gibi, güldüm ve fotoğrafı açıp mavi gözlü gencin gülümsemesine baktım.

"Kim bu?" sahte bir merakla sordum, oturduğu yerde dikleşti.

"Kardeşim." dedi sadece ama gözleri fotoğrafın üzerindeydi. Hâlâ yalan söylüyordu.

"Aynen ben de sevgilinim." dedim sırıtarak fotoğrafı sargılı olan kolumun parmaklarının arasına yerleştirirken.

"Biliyor musun? Çok fena dayak yersin." dedi içki şişesini sehpanın üzerine bırakıp. Ayağa kalktığı sırada ben de kalktım ve yüzümdeki sahte gülümsemeyi sildim.

"Beni rahat bırakacak mısın?" diye sordum ama o sadece fotoğrafa bakıyordu.

"Hayır," dedi, yapacağım şeyden korkuyordu ama yine de beni bırakmıyordu.

"Beni bırakacaksın, siktir olup gideceğim." dedim diğer parmaklarım ağrıdan dolayı güçsüz olduğu için sağlam parmaklarımı fotoğrafın kenarına koyup yırtmak için öylece tutarken.

"Ben istemediğim sürece hiçbir yere gidemezsin, hele ki bana aşıkken." bu sefer gözlerimin içine bakıyordu.

"Sana aşık falan değilim amına koyayım." ona aşık olduğumu biliyordum ya da daha hastalıklı bir duyguyla bağlı olduğumu ama sağlıklı düşüncelerim daha ağır basıyordu şimdilik.

"Aşık olduğunu biliyorum, ne kadar inkar etsende." üzerime bir adım atıp.

"Değilim."

"Öylesin, hatta bana vuramayacak kadar çok seviyorsun. Değil mi bebeğim?" gittikçe yaklaşıyordu.

"Siktir git." dedim gözlerim dolu dolu olmuş bir vaziyette, onu buğulu görüyordum. Tam olarak dibime geldi.

"En az benim kadar delisin." dedi gülerek ve ardından fotoğrafı yavaşça elimden aldı.

Fotoğrafı sehpanın kenarına sertçe attığında gözleri benim üzerimdeydi. Boğazımdan tuttu ama bu sefer nefesimi kesmedi. Sert tutmuyordu. Elimi bileğine koydum.

Güldü, tehlikeli bir sırıtıştı.

Hemen dibimdeki koltuğa beni yavaşça geri yatırırken sol bacağım koltuktan sarkıyordu. Dizlerini koltuğa koyup üzerime eğildi ve gözlerimin içine baktı.

"Galiba seni sikmeyi özledim." dedi dudaklarımdan sıkıca öperken, geri çekilip yüzüme baktı.

"Bana dokunma." dedim güçsüz bir sesle.

"Zaten dokunmayacağım." dedi ve alt dudağımı dudaklarının arasına alıp emerken. Saniyeler sonra geri çekildi.

"Ama sen bana dokunabilirsin." dedi boğazımı serbest bırakıp üzerimden kalkarken. "İçime girmeni ayrı bir özledim." güldü.

"Biraz daha deneme yapmam lazım." dedi arkasını dönüp sehpanın üzerinde duran fotoğrafı alıp bir kez bakarak gömleğinin cebine koydu. Yarım kalmış birasına uzanıp balkona ilerledi.

Onun arkasından gözyaşlarım ardı ardına aktı.

İso, senden nefret ediyorum.

BİRADER Where stories live. Discover now