13- AÇIK KONUŞMALAR

49.5K 3.3K 1.3K
                                    

"İso, acı var mı orada?"

Arabanın içinde dürümümü ve ayranımı alırken etrafıma bakındım, poşetin içinde acı biberlerden yoktu.

"Yanımda, gel." dedi ağzı doluyken.

Biberlerin orada olduğunu temin ettikten sonra geri çekildim ve arabadan çıkıp vücudumu dikleştirdim. Dışarıdaki rüzgar açlık hissimi daha da gün yüzüne çıkarırken arabanın ön tarafına yürüdüm.

İso arabaya yaslanmış, dürümün yarısına kadar gelmişti. Hayvan, sadece iki dakika gitmiştim yanından. Gidip yanına kuruldum ve kendi dürümümü açtım. Dürüme odaklanıp ayranı ona uzattım.

"Şunu açsana." dedim Adana dürümden büyükçe bir ısırık aldım.

İso bana kısa bir bakış atıp hiç gocunmadan dürümü kenara bıraktı ve ağzındaki lokmayı çiğnerken uzanıp ayranımı aldı. Çarkalayıp açtıktan sonra bana uzattı.

"Şimdi biz ne yapacağız?" dedim ayrana uzanıp aldım. Ayran ve dürümü beraber bitirmeye çalışacaktım.

"Bilmem, yemeği yer işe döneriz herhalde."

"Geri zekalı, onu değil. Diğer durumu." dediğimde göz göze geldik, hâlâ anlamamıştı. Göz ucuyla götünü gösterdiğimde 'haaa' deyip önüne döndü ve tepede olduğumuz için güzel görünen manzaraya baktı.

"Bilmiyorum, her şey o kadar ani oldu ki daha olayı bile kavrayamadım." sesi normal çıkıyordu.

"Karılarımızı aldatıyoruz farkındasın değil mi?" yani bence farkındadır.

"Evet, bu yüzden çok vicdan azabı çekiyorum." sıkıntıyla söylediği şey üzerine benim de içime sıkıntı girdi.

"Ayrılsak mı?" bunu ilk defa söylüyordum, üzerine çok düşündüğüm bir şey değildi.

"Aynı anda mı?" diye sordu kafasını çevirip. Hiç sorgulamadı.

O an bir aydınlanma geldi, ikimizin arasındaki bu gerilimi bitirmek yerine niye eşlerimizden ayrılmak istiyorduk?

"Biz mi ayrılsak acaba?" düşüncelerimi dile vururken.

"Beraber miyiz ki?" niye bu kadar soru soruyorduk bilmiyordum ve sordukca daha da çıkmaza giriyordum.

"Ne bileyim amına koyayım." dedim önüme dönüp, bu konuyu daha fazla zorlamak istemiyordum.

O da sessiz kaldı, bir süre sakince dürümlerimizi yedik. Ama ardından aklıma gelen şeyle hızla ona döndüm.

"Götünün parmaklanmasına nasıl alıştın? Yani ilk başta istemedin ama sonradan baya bir istekli çıktın." bunu gerçekten merak ediyordum. Omuz silkti.

"Zevk veriyor içime bir şeyin girmesi, seninle denedikten sonra banyoda birkaç şey soktum. Çok hoşuma gitti ama işte kendime yediremedim."

Benden habersiz onun götüne bir şeyler mi girmişti?

"Ne soktun?" diye sordum, sırıtarak bana döndü.

"Senin diş fırçanın sapiniii." dedi sonunda şive yaparak, yüzümü buruşturdum.

"Pislik." dediğimde daha fazla güldü.

"Espri yapıyorum, roll on vardı onunla denedim." ilk başta o ne demek diye düşündüm, daha sonra koltuk altına sürülen şey olduğu aklıma geldi.

"Çok küçük lan, hepsini mi soktun?" kafasını salladı, bir şey demedi. Dürümünden bir ısırık daha aldı, insan götüne soktuğu şeyden bahsederken bu kadar masum durur muydu?

Sırıtarak önüme döndüm ve yemeğimi yemeye devam ettim. Son lokmaya kadar konuşmadık, ayranlarıda içip çöpleri poşete doldurduk. Üstüne bir sigara yaktık, şimdi yan yana duruyorduk.

"Böyle devam mı edeceğiz?" dedi, devam etmek istemezdim ama onun vücudunu acayip derecede aşeriyordum.

"Bakalım." dedim sadece.

Rüzgar estikçe uykum gelmişti, yemekten sonraki mayışıklıkta eklenince daha fazla uyuma isteği ile dolup taştım.

Uykum açılsın diye biraz onunla oynaşmak amacıyla elimi kalçasının üstüne koyup yavaş yavaş okşadım.

"Akşama bekle, burada olmaz." dediğinde kafamı salladım.

"Tamam." dedim uslu uslu.

Beklerdik.

BİRADER Where stories live. Discover now